21 Kasım 2024
  • Bursa21°C
  • İstanbul20°C
  • Ankara12°C

TASNİF SEVGİLER...

Suna TEPE

04 Ekim 2017 Çarşamba 13:42

Merhaba... Önceden bu denli takılmazdım ama bugün son zamanlarda beni oldukça rahatsız eden bir konuya teğet geçeceğim. Özellikle sosyal medyada pelesenk gibi dile dolanıp içi iyice boşaltılmış kavramlar bunlar. “dost”, “candost”, “arkadaş”, “yoldaş(!)”, “heval”, “can”...

Yirmiüç yaşımda iken tüm hayatımı yeni baştan gözden geçirip ilkelerimi oturtmuştum ve kimin nerede olması gerektiğine karar vermiştim. Sanırım bunu zaman zaman hepimizin düşünüp kendini kontrol etmesi lazım . Zira birebir tanıdığımız insanların dışında şimdi bir de sosyal ağlardan tanıdığımız (“tanıdığımızı sandığımız” demek lazım aslında-) çeşitli kişiler var hayatımızda...İzliyoruz, birşeyler paylaşıp sonra onlara da bu sıfatlardan uygun gördüğümüzü “yapıştırıyoruz”, zaman içinde de çoğu kez yanıldığımızı görüyoruz. Bunu yaşamadı iseniz ne mutlu size, benim başarısızlığımdır demek ki. Olsun, ben yine de insanları önyargısız sevmekten vazgeçemiyorum.

TANIDIKlarım var...(Aslında ömrünce, kimse kimseyi tanıyamaz ama adını bilip “merhaba”m olan kişilere başka sıfat bulamadım şimdiye dek.) Onlar en geniş alanı kaplar çevremde. Hergünkü alelâde şeyleri paylaşırım en çok. Hani karşılıklı oturup konuşmayı gerektirmeyen, sokakta rastladığınız biriyle konuşabileceğiniz tarzdandır bu konular, bazen o bile değildir. Bu yüzden çoktur sayıları, yüzeyseldirler ve bu yüzden pek de zarar veremezler, vermezler.

ARKADAŞlarım var...Onlara biraz daha fazla zaman ayırırım, konuşuruz...Bazı şeyleri paylaşırız. Bir yere kadar hayatımıza tanıktırlar. Ama, kendi adıma demek zorundayım ki; yanlarında ne otururken, ne yazarken tam anlamıyla kendim olamam. Tanıdıklardan elbette daha azdır onların sayısı, özlerim, arar sorarım...Uzun yıllara dayanır genelde paylaştıklarımız.

CAN-DOST-CANDOST...dediklerim. Bakıyorum, ben bile abartıyorum bazen, onların sayısı bir elimin parmaklarını geçmiyor. Ne mümkün! Genelde onlarca yıldan süzülmüş ilişkilerdir , hayatın sınadığı, güvenilir, özel, özlenir. Elbette zamanı da paramparça eden , çok daha eskilerine kafa tutanları da olmuyor değil, var tabii ki istisnalar. Onlarla en çok şeyi paylaşırım. Dertleşirim, açılırım, yüreğimi açarım. Uzun yıllar sonra gördüğümde yıllar silinir, dün ayrılmış gibi oluveririz...

HEVAL olanlar, sevip-saydıklarımdır, ne yapacaklarını az çok bilirim...onların çoğu yenidir.

YOLDAŞ dediklerim...Aynı bir yöne doğru yürüdüğümü düşündüğüm kişiler, önce onlar bana yoldaş der , kabul ederim...Hiç yanlış yapmazlar, yapmadılar. Kimi çoook eski, kimi de yeni.

Tüm bunların dışında “CANDAN İLERİ” dediğim ve sayısı sadece bir-iki kişiyle sınırlı canlar olur hayatımda... Kendileri öyle kalmayı istemedikleri zamana dek. Çok özeldirler ve onları bir insanı sevebileceğim her şekilde severim...Anneleri gibi, kardeşleri gibi, can gibi, canân gibi, dost, yoldaş gibi, bazen kendimden bile çok...Abartırım, belki de olmadıkları kadar değerlendiririm, olsun.

İnsanız, bundan memnun olsak da olmasak da, ancak sevgiyi hayatımızda tutabildiğimiz sürece güzeliz. Sevelim, çok sevelim...Her kimi, her nasıl olursa olsun. Ancak, söylemeden edemeyeceğim bir şey de var ki; hayvanlardan gördüğüm sevgiyi , o katıksız aşkı insanda aramanın yanlışını anlayalı çok oldu ve onları , pek çok zaman, insanlardan daha çok sevdiğim doğrudur...

Sevgiyle-sağlıcakla...Nasıl olursa olsun, nasıl seslenirseniz seslenin...sevdikleriniz olsun hayatınızda, başka türlü olmuyor. Abartmadan, kendi değerimizi hiç etmeden...Ve çocuklarımıza sevmeyi öğretelim, dünyanın sevgiye ihtiyacı var.

Sevgisizlik en kötü hastalık, maalesef.

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları