25 Haziran 2024
  • Bursa25°C
  • İstanbul26°C
  • Ankara24°C

TEMİZLENEMEYEN BİBERONDAKİ TEHLİKE

Özel gereksinimi olan bireylerin ağız ve diş sağlığı nasıl olmalı?...

Temizlenemeyen biberondaki tehlike

13 Haziran 2024 Perşembe 12:46

Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir özel gereksinimi olan bireylerin ağız ve diş sağlığına dair önemli açıklamalarda bulundu. Dt. Nurgül Demir, özel gereksinimli bireylerde bebeklik döneminden itibaren ağız hijyenine mümkün olduğu kadar özen gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Zihinsel, görme, işitme, bedensel yetersizliği ile dil ve konuşma bozukluğu olan, dikkat eksikliği ve hiperaktivite problemi olan, öğrenme güçlüğü çeken, otizmli ya da üstün zekâlı bireyler, bazı kaynaklarca özel gereksinimi olan bireyler olarak ifade ediliyor. Özel gereksinimli bireylerde bebeklik döneminden itibaren ağız hijyenine mümkün olduğu kadar özen gösterilmesi, diş çürükleri oluşmaya başlamadan önlem alınabilmesi büyük önem taşıyor. 

“Dişlerin sık ve iyi fırçalanamaması çürük riskini arttıran temel faktör gibi görünse de ilk süt dişleri çıkmaya başlamadan yapılan bazı hataların önüne geçerek ve doğru uygulanacak beslenme programları ile ilerleyen dönemlerde ağız ve diş sağlığının bütünlüğünü bozabilecek birçok problem engellenebilir” açıklamasında bulunan Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir sözlerine şöyle devam etti: “Özel gereksinimli çocuklarda, kalp, şeker gibi sistemik hastalıkların eşlik ettiği, düzenli ilaç kullanmayı gerektiren durumlar varsa; kullanılan ilaçların asidik veya şekerli yapısı çocuklardaki çürük riskini arttıran önemli bir faktördür. Bebeklik döneminde yemek yedirirken kullanılan kaşık, biberon gibi aracıların yeterli düzeyde temizlenmemesi, ebeveynlerle ortak çatal-kaşık kullanımı gibi bebeğin ağız ortamına çürük bakterisi taşınmasına yol açan etkenler ile düzenli ilaç kullanımının çürük lehine değiştirdiği ağız asidiklik düzeyi, dişlerin hızlıca çürümesi için çok uygun bir ortam oluşturur. Bebeklik döneminden itibaren dikkat edilmesi gereken en önemli şey, bebeğin çürük bakterisiyle tanışmasını, ağız florasına bakteri bulaşını engellemektir.”

Karbonhidratlı gıdalara, şekerli yiyecek ve içeceklere dikkat

Bebeğin ilk süt dişlerinin çıkmaya başladığı ortalama 6-12 aylık dönemde, dişlerin her beslenmeden sonra bebeğin yaşına uygun bir diş fırçası veya macunu kullanılarak fırçalanması gerektiğini belirten Nurgül Demir “Hiç yapılamıyorsa, parmağa geçirilen temiz gazlı bezlerle dişlerin yüzeyleri ve ağız içi yumuşak dokular özenle silinerek temizlenmelidir. Temizlemenin mümkün olmadığı zamanlarda ise beslenmeden veya ilaç kullanımından sonra bebeğe su içirilerek, ağızdaki yiyecek artıklarının uzaklaştırılması sağlanmalı, ağızdaki çürük bakterisinin üremesini hızlandırabilecek asidik ortam nötralize edilmelidir. Çocukların beslenme programlarında mümkün olduğu kadar karbonhidratlı gıdalardan, şekerli yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır. Süt, bir protein ve kalsiyum kaynağı olarak doğal ve tatlandırıcısız olarak tüketilmeli; besleyici özellikteki bal, pekmez gibi doğal ürünler tüketildikten sonra diş yüzeyleri mutlaka temizlenmeli ve bol su tüketilmelidir” açıklamasında bulundu. 

 Diş fırçası doğru seçilmeli

Özel gereksinimli çocuklarda diş fırçalama tekniklerini de paylaşan Nurgül Demir “Elektrikli, kendiliğinden titreşim ve rotasyon hareketi yapabilen diş fırçaları, özel gereksinimli çocuklarda dişlerin fırçalanabildiği kısa sürenin daha verimli geçmesini sağlayabilir, manuel diş fırçalarına göre kısa sürede daha geniş yüzeylere ulaşarak daha etkili diş temizliği yapılmasını sağlayabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise herhangi bir ısırma ve ani ağız kapama hareketlerinde, diş etleri ve diğer yumuşak dokularda oluşabilecek yara ve yumuşak doku zedelenmeleridir. Hastamızın genel sağlık durumuna göre diş fırçası önerisini, uzmanlık programı sırasında bu konuda özel eğitim alan çocuk diş hekimlerinin yapması çok daha ideal olacaktır” açıklamasında bulundu. 

Hastanın durumuna uygun tedavi 

Çocuk hastada, diş çürüklerinin başlangıç aşamasında, hastanın diş tedavilerine uyum sağlayabileceği seviyeyi ve süreyi göz önünde bulundurarak, koruyucu ve durdurucu tedaviler planlanabileceğini söyleyen Nurgül Demir “Hastayı yormadan, ileri seviye olmayan diş tedavileri klinik koşullarda uygulanabilir. Tedavi planlaması ve şekline, hastanın özel durumuna göre hekim karar vermelidir. Hastanın özel durumu, koltukta yapılan işlemlere uyum göstermesini engelleyecek düzeyde ise diş tedavileri sedasyon veya genel anesteziyle yapılır. Çocuk diş hekimliğinde sedasyon veya genel anestezi kararı; hastanın yaşı, yapılacak olan diş tedavileri ve planlanan tedavi süresi göz önünde bulundurularak, Amerikan Pediatrik Diş Hekimleri Derneğinin yönergelerine göre verilir. Her iki yöntemde de hasta işlem sonrasında bir şey hatırlamaz. Hastanın takip altında olduğu kalp, şeker gibi ek bir sistemik hastalığı varsa, doktorunun onaylaması halinde diş tedavileri uyutularak yapılabilir. Hasta, genel sağlık durumuna göre, aynı gün hastaneden taburcu da edilebileceği gibi yatışlı olarak takip edilmesi de gerekebilir” diyerek sözlerini noktaladı.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşam