ANTİDEPRESAN KULLANIMI SON 10 YILDA İKİ KATINA ÇIKTI
Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’nun verdiği bilgilere göre, Türkiye’de antidepresan kullanımı son 10 yılda neredeyse iki katına çıktı. Bugün her 100 kişiden 6’sının antidepresan kullanıyor.

13 Ekim 2025 Pazartesi 14:02
İstinye Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, bugün vesilesiyle Türkiye’deki ruh sağlığını değerlendirirken, güncel verileri de paylaştı.
Antidepresan kullanımı son 10 yılda iki katına çıktı
Türkiye’de antidepresan kullanımının son 10 yılda neredeyse iki katına çıktığını belirten Şalcıoğlu, şunları söyledi:
“2010’ların başında her 100 kişiden yaklaşık 3’ü düzenli antidepresan kullanırken, bugün bu sayı 6’ya yaklaştı. Pandemiyle birlikte bu artış daha da hızlandı: 2020 sonrası sadece iki yıl içinde piyasaya sürülen antidepresan miktarında yaklaşık 10 milyon kutuluk bir artış yaşandı. Bu veriler, toplumda ruh sağlığı sorunlarının artışıyla birlikte sosyal koşulları ve sağlık hizmetlerine erişimdeki farklılıkları da düşündürüyor.”
Antidepresan kullananların yüzde 70’i kadın
Antidepresan kullanımında en büyük farkın kadınlarda görüldüğünü belirten Prof. Dr. Şalcıoğlu, şöyle devam etti:
“Reçetelerin yaklaşık yüzde 70’i kadınlara yazılıyor. Yani antidepresan kullanan her 10 kişiden 7’si kadın. Bu fark, kadınların daha fazla ruh sağlığı sorunları geliştirmesinden mi yoksa erkeklere göre tedavi aramaya daha fazla açık olmalarından mı kaynaklanıyor, bu hâlâ tartışmalı bir konu. Yaş grubunda ise 35 yaş üstü bireyler öne çıkıyor. Özellikle 36-50 yaş aralığında kullanım yaygın. Ancak gençler arasında da son yıllarda artış olduğu gözleniyor. Bu gençlerin gittikçe daha fazla ruh sağlığı sorunları için risk altında olduğuna işaret ediyor. İllere göre dağılımda dikkat çeken farklar var: Büyükşehirlerde kullanım oranları daha yüksek. Bazı şehirlerde, özellikle batı ve iç Anadolu bölgelerinde, kişi başına düşen antidepresan kullanımı diğer illere göre iki kata kadar çıkabiliyor. Büyük şehirlerde yaşamın zorlukları burada belirleyici bir faktör olabilir.”
Birçok kişi terapiye değil, sadece reçeteye ulaşabiliyor
Prof. Dr. Şalcıoğlu, bu artışın nedenlerini ise şöyle özetledi:
“Ruh sağlığı sorunları hem Türkiye’de hem dünyada artıyor. Pandemi sonrası dönemde, ekonomik kriz, işsizlik, belirsizlik, göç ve doğal afetler gibi toplumsal koşullar, özellikle Türkiye’de kaygı, umutsuzluk ve depresyon gibi ruhsal sorunların daha görünür hale gelmesine yol açtı. Böyle bir ortamda antidepresan kullanımındaki artış bir yönüyle toplumun ruh sağlığına dair farkındalığının artması, damgalayıcı tutumların zayıflaması ve bireylerin yardım arayışına daha açık hale gelmesiyle ilişkili olabilir. Ancak madalyonun öteki yüzünde sistemsel sınırlılıklar var. Süresi kısıtlı poliklinik muayenelerinde, ilaç reçete etmek genellikle en hızlı müdahale biçimi haline geliyor. Birçok kişi terapiye değil, sadece reçeteye ulaşabiliyor.
İlaçların bir kısmı reçetesiz temin edilebildiği için, kendi kendine ilaca başlama veya sürdürme davranışı da yaygınlaşıyor. Bu durum, resmi kullanım verilerinin bile ötesinde bir tabloyu işaret ediyor. İlaç daha erişilebilir olsa da araştırmalar, özellikle bilişsel ve davranışçı terapi gibi bilimsel temelli psikoterapi yaklaşımlarının daha uzun vadeli ve kalıcı çözümler sunduğunu gösteriyor. Ne yazık ki hem maddi hem de yapısal engeller, toplumun geniş kesimlerinin bu tür bilimsel temelli terapilere ulaşmasını zorlaştırıyor. Bu noktada ilaç endüstrisinin rolü de göz ardı edilemez. Psikolojik sorunların yalnızca biyolojik ya da kimyasal temelli hastalıklar gibi çerçevelenmesi (medikalizasyon), antidepresanların yaygın biçimde önerilmesini kolaylaştırıyor. Elbette ilaç tedavisi bazı durumlarda gerekli ve faydalı olabilir. Ancak bu faydanın bireyler arası farkları, yan etkileri ve alternatif müdahale yolları göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekir.”
Kişi başına düşen antidepresan tüketimi iki yıl içinde yaklaşık yüzde 25 yükseldi
Pandemiyle birlikte Türkiye’de antidepresan kullanımının belirgin şekilde artığına değinen Profesör, “Kişi başına düşen tüketim sadece iki yıl içinde yaklaşık yüzde 25 yükseldi. Ancak aynı dönemde psikiyatri reçetelerinde düşüş gözlemlendi. Bu da birçok kişinin doktora başvurmadan, kendi kararıyla ilaç kullanmaya yöneldiğini gösteriyor. Nitekim pandemi sırasında dünya genelinde kendi kendine ilaç kullanma oranının yüzde 48’in üzerine çıktığını görüyoruz. Pandemi sırasında ilaç kullanımdaki artışın arkasında kapanmaların yol açtığı yalnızlık ve belirsizlik, hastalığa yakalanma korkusu, kayıplar, ekonomik zorluklar ve işsizlik gibi etkenler var. Ayrıca ev içi çatışmaların artması, kadınların artan bakım yükü ve sosyal desteğin zayıflaması da bu tabloyu derinleştirdi. Antidepresan kullanımındaki bu sıçrama toplumun kolektif olarak yaşadığı zorlanmayı yansıtıyor” diye konuştu.
Türkiye’de antidepresan kullanımı birçok Avrupa ülkesinin gerisinde
Türkiye’deki antidepresan kullanımını dünya genelinde değerlendiren akademisyen, şunları söyledi:
“Türkiye’de antidepresan kullanımı artıyor ama hâlâ birçok Avrupa ülkesinin gerisindeyiz. OECD verilerine göre Türkiye, üye ülkeler arasında antidepresan kullanım oranı en düşük ülkelerden biri. Örneğin, İzlanda, Portekiz, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde kişi başına düşen antidepresan kullanımı Türkiye’nin 3 ila 4 katı kadar. Ancak bu fark, Türkiye’de toplumun daha sağlıklı olduğunu değil, psikoterapiye ve psikiyatrik hizmetlere erişimin daha sınırlı olduğunu gösteriyor da olabilir. Batı ülkelerinde psikoterapi hizmetleri daha yaygın ve erişilebilir düzeyde olduğu için insanlar, Türkiye’de örneğindeki gibi, sadece ilaca yönelmiyor. Yani düşük oranlar her zaman olumlu bir tabloya işaret etmiyor.”
Antidepresanların yanlış ya da gereksiz kullanımı riskli
Antidepresan kullanım süresi ve miktarlarıyla ilgili de konuşan Şalcıoğlu, “Elimizdeki bilimsel kaynaklarda, Türkiye’de antidepresanların ortalama kullanım süresi ya da bireysel doz tercihlerine dair güvenilir bir veri bulunmuyor. Klinik rehberlerde genellikle 6 ay ve üzeri kullanım önerilir, ancak bu süre vakaya göre değişir. Genellikle kişilerin bu süreyi aştığını, yıllarca ilaç kullanabildiğini görüyoruz. Antidepresan kullanımını anlayabilmek için daha detaylı saha araştırmalarına ihtiyaç var” dedi. Gereksiz kullanımın riskler taşıdığını belirten Şalcıoğlu, şunları söyledi:
“Antidepresanlar yanlış ya da gereksiz kullanıldıklarında ciddi riskler taşırlar. Öncelikle biyolojik açıdan, yan etkiler (uyku bozuklukları, kilo değişimi, cinsel işlev sorunları, mide‑bağırsak yakınmaları vb.) görülebilir; bazı ilaçlarda ani kesilme sendromu yaşanabilir. Uzun süreli ve kontrolsüz kullanım, beynin kimyasal dengesini yapay biçimde değiştirebilir. Psikolojik açıdan ise en önemli risk, duygusal dayanıklılığın ve başa çıkma becerilerinin zayıflamasıdır. Kişi her zorlanmada ilaca yönelme eğilimi geliştirebilir; bu da psikoterapi veya yaşam koşullarını değiştirme gibi daha kalıcı çözümleri geciktirebilir. Toplumsal düzeyde ise, ‘hızlı çözüm’ kültürü ve sağlık sisteminin ilaca dayalı yapısı güçlenir; böylece ruhsal sıkıntıların altında yatan sosyo‑ekonomik nedenler görünmez hale gelir. Bu nedenle ilaçlar, doğru tanı, düzenli izlem ve gerektiğinde psikoterapi desteğiyle birlikte kullanıldığında anlamlı bir fayda sağlar.”
Ruh sağlığı hizmetlerinin, psikoterapilerle desteklenmesi gerekiyor
Prof. Dr. Şalcıoğlu ruh sağlığını korumak için atılması gereken adımlarla ilgili ise şöyle konuştu:
“Ruh sağlığını sadece bireysel değil, kamusal bir iyilik hali olarak görmek zorundayız ve bu da yapısal çözümler gerektiriyor. Önleyici adımlar bu çerçevede büyük önem taşıyor: Okullarda duygusal okuryazarlık eğitimlerinin verilmesi, sosyal bağları güçlendiren topluluk temelli programların hayata geçirilmesi, ekonomik güvencesizlikle mücadele edilmesi, bireysel dayanıklılığı artırmakla kalmaz, toplumsal ruh sağlığını da güçlendirir. Bu noktada Türkiye’de sayısı 100 bini aşan psikoloji lisans mezunu önemli bir kaynak oluşturuyor. Etkili psikoterapi yaklaşımları alanında eğitilen psikologlar farkındalık ve erken müdahale programlarında etkin biçimde değerlendirilerek toplum ruh sağlığına katkı sunabilir. Sorunlar ortaya çıktığında ise, müdahale kapasitesinin güçlendirilmesi gerekiyor. Bu aşamada yalnızca ilaca dayalı kısa süreli çözümler kalıcı iyilik halini sağlamak için yeterli değil. Ruh sağlığı hizmetlerinin, bilimsel etkinliği kanıtlanmış psikoterapilerle desteklenmesi gerekir. Bilimsel temelli psikoterapilerin sağlık sistemine entegre edilmesi ve bu alanda çalışan personelin psikolojik müdahale konusunda eğitilmesi, Türkiye’de ruh sağlığı hizmetlerinin ilaç odaklı yaklaşımdan iyileşme odaklı bir modele dönüşmesi için en kritik adımdır.”
Zatürreden 8 adımda korunmak mümkün!Dünyada ve ülkemizde hala önemli bir tehdit. Ülkemizde her yıl yaklaşık 300 bin kişi zatürreye yakalanıyor. Zatürreden 8 adımda korunmak mümkün!10 Kasım 2025 Pazartesi 11:38YAŞAM
Diş eti çekilmesinin en büyük nedeni diş taşı!Diş eti çekilmelerinin, çoğunlukla diş taşı birikimi nedeniyle ortaya çıktığını belirten uzmanlar, diş taşı temizliğinin diş etini eski haline döndürmediğini belirtiyor.08 Kasım 2025 Cumartesi 11:43YAŞAM
"Şapa karşı aşılamayı ihmal etmeyin"Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezgin Şentürk, şap hastalığına karşı en radikal korumanın aşı oludğunu vurguladı.08 Kasım 2025 Cumartesi 10:21YAŞAM
Prof. Dr. Oktay: "Organ bağışı seferberliği ilan edilmeli"Organ Nakli Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, "Her 100 naklin 85'i canlıdan gerçekleşiyor. Sadece 15'i kadavradan yapılıyor. Bunun tersine dönmesi gerekiyor. Bunun için organ nakli seferberliği gerçekleştirmemiz gerekiyor" dedi.08 Kasım 2025 Cumartesi 09:47YAŞAM
Sonbahar hamilelerine özel 8 öneriSonbaharla birlikte artan mevsimsel hastalıklar, hamilelerde bazı risklerin daha sık ortaya çıkmasına yol açabiliyor.07 Kasım 2025 Cuma 11:33YAŞAM
Çocuklarda burun kanamalarına dikkat!Halk arasında “kan kanseri” olarak bilinen lösemi, çocukluk çağında en sık görülen kanser türleri arasında yer alıyor. Ancak çoğu kanser türünde olduğu gibi, erken tanı ile başarılı tedavi şansının yüksek olduğu unutulmamalı” dedi.07 Kasım 2025 Cuma 11:30YAŞAM
Çocuklarda bu belirtilere dikkat! 'Düztabanlık' olabilirÇocuklarda düztabanlık ebeveynleri endişelendiren sorunların başında geliyor. Ebeveynler, “Çocuğumun ayağı düz, ne yapmalıyım?” sorusuyla sıkça hekimlerin kapısını çalıyor.06 Kasım 2025 Perşembe 11:37YAŞAM
Dikkat! Kış geldi, virüsler geri döndüKış mevsiminin gelmesiyle birlikte, kapalı ortamlarda geçirilen sürenin artması ve temasın yoğunlaşması, solunum yolu hastalıklarında artışa neden oldu.05 Kasım 2025 Çarşamba 09:56YAŞAM
Kornea nakli göz kurtarıyorTürk Oftalmoloji Derneği Kornea ve Oküler Yüzey Birimi Başkanı Prof. Dr. Özlem Evren Kemer, kornea nakli ile ilgili açıklamalarda bulundu.04 Kasım 2025 Salı 11:12YAŞAM
Performans artırıcılara dikkat! Sınıf ve ofislere kadar girdiINCB Başkanı ve Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Sentetik uyarıcılar ve ‘akıllı ilaçlar’ artık sadece eğlence amaçlı değil, performans artırmak için de yaygın biçimde kullanılıyor.” uyarısında bulundu.04 Kasım 2025 Salı 11:02YAŞAM
Organ nakli bekleyen hasta sayısı alarm veriyor!2025 yılı verilerine göre; Türkiye’de 30 binin üzerinde hastanın büyük bir umutla organ nakli için beklediği görülüyor.03 Kasım 2025 Pazartesi 11:40YAŞAM
Sağlıklı hayat merkezlerine tek tıkla ulaşım mümkün!Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen yeni düzenleme ile kronik hastalıkların düzenli takibinin yapıldığı ve vatandaşlara yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin sunulduğu sağlıklı hayat merkezlerine vatandaşların ulaşımı daha kolay olacak.01 Kasım 2025 Cumartesi 11:38YAŞAM
Çocuğu arada bırakmak aileyi yıpratıyor!Anne ve babanın arasındaki ilişki çatışmalarına bazen çocukların dahil edildiğini belirten uzmanlar, aile içindeki dengenin bozulduğunu söylüyor.01 Kasım 2025 Cumartesi 11:25YAŞAM
Tırnak bakımı sadece estetik değil, sağlık işi!Mahalle arası güzellik merkezlerinde verilen tırnak bakım hizmetlerinin hijyen ve eğitim boyutuna dikkat çeken Podolog Muharrem Tosun, Podologların yalnızca estetik değil, tıbbi bakıma da odaklandığını belirtti.31 Ekim 2025 Cuma 11:52YAŞAM
Sağlık için doğru ayakkabı seçiminde 7 püf noktaFarkında olmadan yapılan hatalı ayakkabı tercihleri, günlük koşuşturma ile birleştiğinde uzun vadede ayak sağlığını olumsuz etkileyerek deformitelere ve hareket kısıtlılıklarına yol açabiliyor. İşte doğru ayakkabı seçimindeki 7 püf nokta...30 Ekim 2025 Perşembe 11:54YAŞAM
“Çocuğa 10 yaşına kadar bütçe yönetimi öğretilmeli!”Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan, “Çocuğa 10 yaşına kadar bütçe yönetimi öğretilmeli. 10 yaşından sonra geç kalınır." dedi.30 Ekim 2025 Perşembe 11:53YAŞAM
Diş eti çekilmesinin en büyük sebebi diş taşı!Diş eti çekilmelerinin, çoğunlukla diş taşı birikimi nedeniyle ortaya çıktığını belirten uzmanlar, diş taşı temizliğinin diş etini eski haline döndürmediğini belirtiyor.30 Ekim 2025 Perşembe 11:30YAŞAM
'Gizli kalp krizi’ne dikkat!Gizli kalp krizlerine dikkat çeken uzmanlar, göğüs ağrısı, nefes darlığı veya bayılma gibi belirtiler görülmeyebildiğini söylüyor.28 Ekim 2025 Salı 12:13YAŞAM
Toplumda her 4 erişkinden 1’i horluyor! İşte nedeni...Genellikle boğaz yapısına bağlı sebeplerden dolayı gelişen horlama her 4 erişkinden 1’inde görülen yaygın bir sorun.27 Ekim 2025 Pazartesi 12:07YAŞAM
İşte inmeden koruyan 6 önlemTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre her yıl ülkemizde 150 bin kişi inme geçiriyor. Uzm. Dr. Elif Sarıönder Gencer “29 Ekim Dünya İnme Günü” nedeniyle, inmeden korunma yollarını anlattı.27 Ekim 2025 Pazartesi 12:01YAŞAM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2015 Bursa Bakış

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.