29 Kasım 2024
  • Bursa10°C
  • İstanbul11°C
  • Ankara6°C

GÖZ UÇUĞUNU TETİKLİYOR

Uykusuzluk ve mevsim geçişleri göz uçuğunu tetikliyor

Göz uçuğunu tetikliyor

Uzmanlar Türkiye'de sıkça karşılaşılan ve çocukluk çağından ileri yaşlara kadar geniş bir kitleyi etkileyen göz uçuğuna karşı uyarıyor. Göz uçuğu oluşumundan viral etkenlerin özellikle de Herpes grubu virüslerinden Herpes simpleks ve Varisella Zoster virüslerinin sorumlu tutulduğunu belirten Dünyagöz Bursa’dan Op. Dr. Tamer Haytoğlu, genelde gözün ön bölümünde yer alan saydam kornea tabakasının iltihaplanması olarak karşımıza çıkan göz uçuklarının görme kalitesinde ani ve değişik seviyelerde azalmalara sebebiyet verdiğini belirterek, tedavinin uzman hekimler tarafından vakit kaybedilmeden yapılması gerektiğine dikkat çekti. Saydam kornea tabakasının hastalandığı durumlarda tedavide gecikilmesinin korneada geri dönüşü olmayan hasarlara neden olduğunu belirten Haytoğlu, “Özellikle uykusuzluk, stres ve mevsim geçişleri gibi bağışıklık sistemini etkileyen faktörlerin yanı sıra ultraviyole ışınlar da gözdeki uçuğun tekrarlamasını etkiliyor.” dedi.

Halk arasında uçuk olarak adlandırılan ve genellikle korku ile ilişkilendirilen herpes simpleks virüs enfeksiyonları, saydam kornea tabakası ve göz içi enfeksiyonlarının yanı sıra göz kapağı civarında neden olduğu iltihaplanmalarla görme sağlığını ciddi oranda tehdit ediyor. Göz uçuklarının göz sağlığına etkilerini değerlendiren Dünyagöz Bursa’dan Op. Dr. Tamer Haytoğlu özellikle daha önce göz uçuğu geçirmiş hastaları vücut dirençlerini düşüren etkenler konusunda uyarıyor. Uykusuzluk ve stresin göz uçukları için uygun bir zemin hazırladığını söyleyen Op. Dr. Tamer Haytoğlu özellikle mevsimsel geçişlerinin yaşandığı bugünlerde hava sıcaklıklarındaki iniş ve çıkışlardan etkilenen bağışıklık sistemlerinde herpes simpleks virüsünün çok daha çabuk tekrarladığına dikkat çekiyor.

SİNİRLERE YERLEŞEN VİRÜS AĞRI DUYMAYI ENGELLİYOR

Tekrarlama özelliği olduğu bilinen herpes virüsünün kulak önüne yerleştiğini ve barınma yeri olan siliyer gangliondan sinir demetleri aracılığıyla korneaya iletildiğini belirten Op. Dr. Tamer Haytoğlu “Hastalarda “fotofobi” olarak isimlendirilen ışıktan rahatsızlık duyma hissi ön plandadır. Görme kalitesinde ise ani ve korneadaki tutulum yerine göre farklı seviyelerde azalma meydana gelir. Virüsün sinirleri tutmasına bağlı olarak korneadaki duyu hissi azalması sonucu bazen korneada çok ciddi yaralar çıksa bile ağrı hissedilmez.” ifadelerini kullanıyor.

VİRÜS 10 YIL SONRA BİLE TEKRARLAYABİLİR

Korneayı tutan ve yaygın olarak göz uçuğu olarak bilinen herpetik keratit’in iki şekilde ortaya çıktığını söyleyen Op. Dr. Tamer Haytoğlu, şunları söylüyor: “Bunlardan birincisi çocukluk döneminde gribal enfeksiyon ya da konjonktiva denilen göz dışı yüzey zarını tutan primer hastalıktır. Bu vakalarda göz kapağında kanlanma ve gözün üzerinde içi su dolu kabarcıklar görülür. Primer hastalıkta söz konusu yakınmalar tedavi edilmese bile kendiliğinden kaybolabilir. Ancak ilerleyen yaşlarda görülen “tekrarlayan herpes” tablosunda kornea ve iris dokusunun tutulumu söz konusudur. Dolayısıyla herpes virüsü saydam tabaka dışındaki daha derin tabakalara da tutma eğilimi gösterir.”

Herpes virüsünü yok etmenin mümkün olmadığını belirten Haytoğlu “Hastalar tedavi olsalar bile herpes 1-2 hatta 10 yıl sonra bile tekrarlayarak korneada kalıcı hasarlara ve görmede bozukluklara yol açabilir. Bu nedenle herpes tekrarladığında vakit kaybetmeden uzman bir hekime başvurulması ve tedaviye başlanması son derece önemlidir.” şeklinde konuşuyor.

HASTALIĞIN TİPİNİN BELİRLENMESİ TEDAVİ BAŞARISINI ETKİLİYOR

Tedavinin başarısında hastalığın yerleştiği alanın belirlenmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Tamer Haytoğlu, hastalarda aynı anda birden fazla dokunun hastalanabileceğine dikkat çekiyor. Gözün iç kısımlarını ve korneanın derin katmanını tutan herpetik keratit vakalarında tedavinin oldukça zorlaştığını söyleyen Haytoğlu, bu nedenle hastalarda yakınmalar başladığı andan itibaren mutlaka göz hekimine başvurulması gerektiğini ve asla kendi kendine ya da arkadaş tavsiyesiyle ilaç kullanılmaması gerektiğinin altını çiziyor. 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşam