22 Kasım 2024
  • Bursa8°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara11°C

"SÜPER ANNE" MODELİ YANILTIYOR!

Sosyal medyadaki "süper anne" modelinin kadınları suçluluk duygusuna ittiği belirtildi

"Süper anne" modeli yanıltıyor!

05 Mart 2019 Salı 12:46

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, günümüzde giderek artan mükemmeliyet algısının kadınlar üzerindeki etkisi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

"Anne olan bir kadının diğer çalışanla koşulları aynı olamaz"

"Ne yazık ki içinde yaşadığımız çağ kadınlara çok şey yüklüyor" diyen Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver,

"Hani 'Çocuk da yaparım kariyer de' diye bir şarkı vardı. İşte bu şarkı hem doğru hem yanlış. Çünkü bir kadın hem anne olup hem kariyer yaparken her iki alanda da yardım alarak ilerleyebilir. Oysa yardım sistemleri genellikle yetersiz kalıyor. Örneğin iş yerleri annelerin durumlarını gözardı edip onlardan diğer çalışanlarla aynı saatlerde ve aynı derecede performans bekliyorlar. Bu durumda ya annelik zedeleniyor ya da iş performansı düşüyor. Oysa anne olan bir kadının diğer çalışanla koşulları aynı olamaz" şeklinde konuştu.

Sosyal medyadaki "süper anne"ler sizi yanıltmasın!

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, "Öte yandan Instagram ve Twitter'da 'süper anneler' sayfalar açıp her şeyi nasıl da mükemmel yaptıklarını ve bunun her anından nasıl da keyif aldıklarını habire yayınlıyorlar" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çocuk bakımında tüm anneler hata yapar. Tüm anneler berbat günler geçirir. Hiçbir anne sürekli anne olmaktan mutlu olmaz. Fakat sosyal medya insanlarda böyle bir yanlış algıya sebep oluyor. Kadınlar da o 'süper anne' olmaya çabalarken suçluluk duyguları içinde boğuluyor. Sadece kariyer ve annelik değil mesela bedenin ideal ölçülerde olması bakımlı olmak gibi şeyler de vurgulanıyor. Kadınlar da sanki o resimlere uymazlarsa toplum dışında kalacaklar gibi bir koşturmaca ve sonuçta tükenmeye gidiyorlar.

Mükemmeliyet düşüncesi, kişide yetersizliğe neden oluyor

Mükemmellik diye bir şey yaşadığımız dünyada var olmadığından, yani gerçek dışı bir şey olduğundan kişide sürekli bir yetersizlik düşüncesi olur. Kişi sürekli bir performans kaygısı yaşar. Kendisine karşı katı kurallar koyar ve kendisini cezalandırır. Karşısındakilere de aynı kuralları koyar ve cezalandırır. Sonuçta ne kendinden ne ötekilerden memnun olamaz ve huzursuz bir hayat yaşar. Düşünün ki bir merdiven çıkıyorsunuz 12 basamak sonunda su içeceksiniz deniyor, fakat 12'ye gelince su 13.basamakta diyorlar, 13'e gelince 14 ve dolayısıyla siz tam susuzluğunuzu gidereceğiniz sanarken sürekli yukarı çıkıyorsunuz ama bir türlü su içemiyorsunuz. Fakat orada 14. Katta birisi diyor ki 'Buradan gel sana iki bardak su vereyim; ama buradan aşağı ineceksin ya da hangi katta su içeceğin belli olmadan yukarı çıkacaksın'. Mükemmeliyetçinin sıkıntısı buna benziyor.

Kendinizi olduğunuz gibi sevin

Mükemmeliyetçi kişilerin hayattaki çeşitlilikle ilgilenmeleri, kendilerini sadece kendilerinden yukarıda değil aşağıda olanlarla da karşılaştırmaları, mükemmel olmamanın sonuçlarına bakmaları, kendilerini oldukları halde kabul edip sevmeleri, bazen bile bile mükemmel olmayana yönelmeleri ve hatta asıl güzelliğin kusurlarda olduğunu görmeye çalışmaları iyi gelebilir. Bu denge sağlanamazsa; anksiyete bozukulukları, depresyon, fibromyalji, tükenmişlik sendromu, alkol ve madde kullanım sorunları meydana gelebilir.

"Kadın kendisinin her şeyi karşılayamayacağını bilmeli"

"Bu dengenin sağlanmasında kadın kendi kaynaklarını görmeli ve beklentilerini gerçekçi olarak belirlemeli. Önceliklerine bakmalı" diyen Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, sözlerini şöyle tamamladı:

"Örneğin; çocuğunun yanında olması öncelikliyse kariyerinde gecikmeyi göze almalı. Ya da bazen çocuğunun etrafında helikopter gibi olmak çocuğa zarar veriyorsa hayatının diğer alanlarına yönelmeli. Kadın kendisinin her şeyi karşılayamayacağını bilmeli. Kadın kendi ihtiyaçlarını gözden çıkarmamalı. Aşırı fedakârlık, sonuçta kadının mutsuzluğuna sebep olacaktır. Kadının; barınma, sevilme, cinsellik, dostluk, dinlenme, eğlenme ihtiyaçlarını gidermesi onun kendisine duyduğu sevgi ve saygının temelini oluşturur. Bunları karşılayamayan ya da isteyemeyen kadında ruhsal ve fiziksel hastalıklar baş gösterecektir. Kadın; herkesi mutlu etmek zorunda olmadığını, herkesi doyurmak zorunda olmadığını, kendisinin gösterdiği fedakârlık kadar çevresindekilerin de fedakârlık göstermesi gerektiğini unutmamalı ve ötekilerden yardım istediği için kendisini yetersiz, başarısız görmemeli."

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşam