01 Kasım 2024
  • Bursa10°C
  • İstanbul13°C
  • Ankara6°C

PANİK ATAKTAN KORUNMANIN YOLLARI

Panik Ataktan Korunmanın Yolları

Panik Ataktan Korunmanın Yolları

12 Şubat 2018 Pazartesi 09:52

Çağımızda en çok artma eğilimi gösteren ruhsal bozuklukların başında panik bozukluğu gelmektedir. Panik atağı, başta panik bozukluğu olmak üzere, birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı bedensel hastalıklarda (tiroid bezinin aşırı çalışması, kan şekeri düşüklükleri, enfeksiyon hastalıkları, kansızlık vb.) görülebilen; beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkan; bunaltı, korku ve yoğun endişe karışımı bir nöbettir.


Panik atakları en sık panik bozukluğunda görülür. Panik bozukluğu olan kişi birçok panik atağı geçirir. Panik atağı yaşayabileceğine dair yoğun bir korku duyar ve her an panik atağı geçireceğine ilişkin bir beklenti içindedir. Bundan kurtulmak ve kendini rahatlatmak için '' kaçınma'' davranışları geliştirir.

Panik atakları ve panik bozukluğundan korunmak, atakların yinelemesini önlemek için kişinin kendinde yapabileceği değişikliklerin başında acele etmemek yer alır.

Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sercan, ''Hepimiz hızlı olmak isteriz ama hızlılık ile acelecilik farklıdır. Hızlı olmak birim zamanda daha çok sayıda iş yapmak ya da daha uzun bir yolu almaktır. Bir kişi çalışarak, ustalaşarak, güçlenerek hızlı olur. Oysa acelecilik yapılacakları "bir an önce" yapma isteğidir. Bu bir zorlamadır.

Acemiyken, yeterince güçlü ya da becerikli değilken bir an önce yapmak istemekle hiçbir durum ya da nesne olabileceği zamandan daha erken olmaz. Hiç gerçekleşmez. O nedenle acele işe şeytan karışır denir. Çünkü acele yapılan iş başarılmaz, sakarlık olur, gecikir. Acelecilik bir zorlamadır. Zorlama bir yandan iş yapılacak nesneye, çevremizdeki kişilere ama en çok da kendimize olur. Özellikle bizim acelemiz dışında, çevreden kaynaklanan zaman sıkışıklıklarında acelecilik büyük bir basınca dönüşür'' tespitini yapıyor.

Bu davranış ister kişinin kendisinden, ister çevresinden kaynaklansın yinelendiğinde giderek süreklilik kazanır, artık kişi aceleci olmuştur.

Ya aceleci kişi bir panik atak geçirirse ne olur? Panik atağının bir an önce geçmesini ister. Olağan koşullarda en çok 10 dakika sürecek panik atak tam da bir an önce geçmesi beklendiğinden hem daha uzun hissedilir, hem de uzar. Oysa panik atakların yatışması, süresinin kısalığı, hiçbir şey yapmadan, telaşlanmadan beklemektir. Panik atağı geçiren kişiler acele ettikleri için panik atakları yineler. Panik atak beklentisi de aceleci kişilerin ya panik atak yine olursa beklentisiyle oluşur. Aceleci kişiler bir an önce rahatlamak istediklerinden panik atak yaşadıkları yerlerden ve durumlardan kaçınırlar. Bunlar da tekil panik atakları, panik bozukluğuna dönüştürür.

Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sercan, panik ataktan kendimizi korumanın yolları hakkında önemli bilgiler verdi.

Sabır kişinin olgunlaşmasıyla ilgili ölçütlerden biridir. Oluşların, süreçlerin zamanında bitişini bekleme gücü diyebileceğimiz sabır aceleciliğin tam tersidir. Sabrı kazanan kişilerin panik atak ve panik bozukluğu riski azalır.

Ertelemeyin. Olanak ölçüsünde işlerinizi ertelemeyin, zorunlu zaman geldiğinde zamana sıkışırsınız. Bu da işi yapamama korkusu, acelecilik ve telaş demektir. Bundan sonrası Panik atak olabilir.

Yavaş davranın. Grup içinde en önde mi yürüyorsunuz, sofrada yemeği en önce mi bitirirsiniz? Çoğu zaman karşınızdakinin sözünü keser misiniz? Bunu her fark ettiğinizde yavaşlayın. Grubun ortak hızına uymak çok zor olmaz. Bunu sürekli yaptığınızda yavaşlık sizin için bir alışkanlık haline gelir. Yavaşlık ile acelecilik bir arada olmaz.

Öğrenmek yavaşlık ister. Yeni karşılaştığınız, yeni öğrendiğiniz bilgi ya da eylemler söz konusu olduğunda başarılı olmak için acele etmeyin. Kimse yapabileceğinden daha hızlı öğrenemez. Ancak ustalık yavaş öğrenmekle kazanılır, hız ustaların becerisidir.

Tek rakibimiz kendimiz. Çağımız herkesi büyük bir yarış içindeymiş gibi hissettiriyor. Yani sürekli birilerini geçmemiz gerekiyormuş gibi... Sonra "ya geçemezsem?" korkusu, sonra "eyvah geçildim" ya da "eyvah geç kaldım" yerinmeleri. Oysa hiç kimse yapabileceğinden daha çoğunu yapamaz. Üzerimize düşen görev, kapasitemizin tamamını kullanabilmemiz için daha çok çalışarak ustalaşmaktır. Yapabileceklerimizin en çoğunu yapmaya uğraşabiliriz. Bunun bir an önce olması şart değil. Yalnızca dünkü kendimizi yenmek gelişme ve ustalaşma için yeterli. Biz geliştikçe, girdiğimiz her yarışta becerimiz kadar başarı elde ederiz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşam