ÇOCUKLARDA KONUŞMA BOZUKLUĞUNA DİKKAT!
Her 100 çocuktan 5’inde erken dönem kekemelik görülüyor

22 Ekim 2019 Salı 11:05
Dil ve konuşma gelişiminin ilk yıllarında ortaya çıkan kekemelik, çocuğun sosyal ilişkilerini ve gelişimini etkileyebiliyor.
Her 100 çocuktan beşinde tekrarlar, bloklar ve uzatmalar şeklinde erken dönem kekemelik belirtileri gözlendiğini belirten Prof. Dr. Ahmet Konrot, bu belirtileri gösteren çocukların %20’sinde sorunun ileriki yaşlara kadar sürebildiğini ve “inatçı kekemelik” denilen konuşma bozukluğuna dönüşebildiğini söyledi.
Erken dönem kekemeliğe müdahalenin önemli olduğunu kaydeden Konrot, özellikle okul çağında devam eden kekemeliğin sosyal fobi gibi problemlere yol açabileceğine dikkat çekti.
Kekemeliğe dikkat çekmek ve kekemelik konusunda doğru bilgiler vermek amacıyla 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü olarak anılıyor.
Prof. Dr. Ahmet Konrot, kekemelik hakkında değerlendirmede bulundu.
Kekemeliğin “Konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması ya da konuşmanın akıcılığında gözlenen istemsiz aksaklıklar” olarak tanımlanabileceğini kaydeden Prof. Dr. Ahmet Konrot, “Kişinin konuşurken sesleri aaaaaaanne gibi uzatarak söylemesi; kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi; bir heceyi (ba-ba-ba-baba vb.) ya da bir sesi (ş-ş-ş-ş-şeker vb.) tekrarlaması biçiminde gözlenen akıcılık bozukluklarıdır. Bazı durumlarda zorlanmayla birlikte çeşitli vücut hareketleri (başı geriye atma, el-kol devinimleri vb.) de gözlenebilir” dedi.
100 çocuktan 5’inde ortaya çıkıyor
Kekemeliğin dil ve konuşma gelişiminin ilk yıllarında ortaya çıktığını ve ağırlıklı olarak çocukların cümle kurmaya başladıkları 2-5 yaşlarında beklenmedik bir biçimde gözlenen bir durum olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ahmet Konrot, “Her 100 çocuktan beşinde erken dönem kekemelik belirtileri (tekrarlar, bloklar, uzatmalar) gözlenmektedir. Bu belirtileri gösteren çocukların % 80’inde söz konusu belirtiler kendiliğinden ortadan kalkar. Geri kalanında ise sorun ilerki yaşlara kadar sürebilmekte ve inatçı kekemelik adı verilen konuşma bozukluğuna dönüşebilmektedir. Ancak buradaki en önemli sorun, hangi çocuğun kendiliğinden iyileşeceğinin kesin olarak bilinememesidir. Kekemelik davranışlarının ortaya çıkışından itibaren 12-24 ay içerisinde kendiliğinden düzelebileceğine ilişkin bulgular olmakla birlikte, ilk altı aydan sonra devam etmesi halinde desteksiz ‘iyileşmenin’ daha zor olduğu bilinmektedir” diye konuştu.

Çocuğun ne söylediğine odaklanılmalı
Kekemeliğe benzer davranışların hepsinin “kekemelik” olarak nitelendirilmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Ahmet Konrot, “Aileler haklı olarak tedirgin olmakta, endişelenmekte, paniklemektedirler. Özellikle birinci dereceden kekemelik öyküsü olan ailelerin algıları daha da açık olabilmektedir. Çocuğun kekemeliğe benzer davranışlar sergilemesi durumunda, öncelikle sakin olunmalı, çocuğun nasıl konuştuğuna değil, ne söylediğine odaklanılmalıdır. ‘Sakin konuş! Heyecanlanma!’, ‘Nefes al, ondan sonra konuş!’ gibi ifadeler ve uyarılar, işe yaramayacaktır. Bu tür ifadeler, çocuğun, konuşmasındaki olumsuzluklara yönelmesine zemin hazırlayacak ve çocukta istenmeyen kaygıların oluşmasına yol açabilecektir” uyarısında bulundu.
Dil ve konuşma terapisine danışılmalı
Pek çok ailenin doğal olarak internet gibi kaynaklarda araştırmaya gireceğini, yazılanları okudukça ya da söylenenleri duydukça daha da kafasının karışacağını kaydeden Ahmet Konrot, “Bu nedenle, çocuklarında kekemelik benzeri davranışların olduğunu düşünen ya da fark eden ailelerin, öncelikle erken dönem kekemelik hakkında bilgisi ve deneyimi olan bir dil ve konuşma terapistinden fikir almaları önemlidir. Kekemelik, karmaşık bir olgudur ve bu konuda uzmanlaşmış kişilere ulaşmak, en doğru yoldur. Erken dönem kekemelik olguları hakkında bilgisi ve deneyimi olan bir dil ve konuşma terapisti, çocuğun konuşmasını ayrıntılı bir biçimde değerlendirdikten ve aileden gerekli bilgileri aldıktan sonra aileye çocuğunun durumu, olası gelişimi ve sorunun yönetimi hakkında bilgilendirir. Kimi durumlarda öncelikle bir süre izlemeyi önerip, gelişim doğrultusunda uygun bir terapi programına başlamaya karar verebilir. Kimi durumlardaysa, hemen terapiye başlamayı önerebilir. Kısaca söylemek gerekirse, erken dönem kekemelik konusunda bilgili ve deneyimli bir uzmana danışmak, onun gözetiminde hareket etmek, en uygun davranış olacaktır” dedi.

Sosyal fobi oluşmaya başlayabilir
Erken dönemde başlayan kekemeliğin, okula başlama yaşına kadar çözümlenmesinin en çok arzu edilen bir durum olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ahmet Konrot, kekemeliğin okul dönemindeki çocuklarda bazı sorunlara yol açabileceğini söyledi. Okul çağına gelmiş ve kekeleme davranışlarını sergilemeye başlayan çocukta, konuşmada karşılaştığı sorunla ilgili olumsuz farkındalık ve olumsuz algı giderek güçlendiğini kaydeden Prof. Dr. Ahmet Konrot, şunları söyledi:
“Her türlü ‘kurtulma’ çabasının karşısında hüsrana uğrayan bireyde artan bir öğrenilmiş çaresizlik de ortaya çıkar. Çevreden gelen meraklı, sorgulayıcı ifadeler; destek amaçlı uyarılar ve öneriler, çocuğun elinde olmadan, istemeden ortaya çıkan kekemelik davranışlarını daha da artmasına yol açabilir. Hele bir de çocuğun bu tür konuşmasıyla alay edeni dalga geçen, bu türden doğrudan ya da dolaylı akran zorbalığı ile karşılaşan çocuklarda sorun daha da karmaşık, yönetilmesi daha zor bir hale gelir. Bildiği halde, sınıfta söz almak için parmak kaldırmaz, sesli okumak istemez, arkadaşlarının içerisinde konuşmaktan kaçınabilir. Hele tahtaya kalkıp grup karşısında konuşmak, onlar için oldukça zordur; böyle durumlarla karşılaşmak istemezler. Aslında grup karşısında konuşmak herkes için çok zordur, ama kekeme bireyler için, yaşı kaç olursa olsun, grup karşısında konuşmak en büyük korkulardan birisidir. Kekeleme davranışı sergileyen bireylerde sosyal fobi de sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Sosyal fobi kekemeliğe yol açmaz, ama kekeme bireylerin önemli bir kısmında sosyal fobi de eşlik edebilir.”
Bu önerilere kulak verilmeli
Prof. Dr. Ahmet Konrot, ailelere ve yakın çevreye tavsiyelerini şöyle sıraladı:
Bu konuda önerilebilecek en önemli şey, çocuğun nasıl konuştuğuna değil, ne söylediğine odaklanmaktır. Aynen yürümeyi öğrenirken dengesini kaybedip de düşen çocuğun düşmesine odaklanmadığımız gibi. Unutmayalım ki çevremizdekiler düşmemize odaklanmış olsalar ve düşmemizi görmezden gelmeselerdi, düşmekten korkardık!
Düşeme korkusu da bizi yürümekten alıkoyardı!
Kekeleyen bireylerin sözlerini onlar için tamamlamamak, onlara konuşma fırsatı verilmelidir.

“Yavaş konuş…”, “Sakin ol…”, “Nefes al, sonra konuş…” diye uyarmanın yararı yoktur. Bu tür uyarılardan kaçının, lütfen! Nasıl konuştuğuma değil, ne söylediğime odaklanın!
Sözlerimi benim yerime tamamlamayın. İnsanlar sözlerinin kesilmesinden değil, dinlenmekten hoşlanırlar. Kekeleyen bir öğrenciniz olarak ben de öyleyim.
Bana diğer öğrencilerinize davrandığınızdan farklı davranmayın.
Benimle telaş etmeden, yavaş yavaş, uygun duraklar yaparak konuşun.
Benimle bire bir konuşarak, bana nasıl davranılmasını istediğimi sorabilirsiniz.
Kekemeliğin utanılacak bir durum olmadığını hissetmemi sağlayabilirsiniz.
Akran zorbalığına yönelik önlem alabilirsiniz.
Dersinizle ilgili kimi düzenlemeler yapabilirsiniz. Örneğin sunumlar için bana daha çok zaman ayırabilirsiniz.
Sınıfın önünde tüm gruba sunum yapmadan önce sadece size, daha sonra bir arkadaşıma sunum yapmamı sağlayabilirsiniz. Böylece güvenimi kazanmama yardımcı olabilirsiniz.
Destek önerebilirsiniz.
Kekemeliğinin farkında olan bir öğrenciniz olarak, destek ve teşvik edici olabilirsiniz ve beni endişelendiren herhangi bir şey hakkında konuşmak için size gelebileceğimi söyleyebilirsiniz.
Kekemeliğinin sizin için sorun yaratmadığını ve utanılacak bir şey olmadığını bana bildirmeniz, beni rahatlatacaktır.
“Zor konuşma günleri” yaşadığımı fark ettiğinizde benimle özel olarak konuşarak destekleyebilirsiniz.
Kim kekeleyerek konuşmak ister ki? Ben de istemiyorum, ama elimde değil! Lütfen bu durumumu anlayın ve kekeleyerek konuştuğum için beni suçlamayın! Bu benim suçum değil! Kimsenin suçu değil!
Benim pek çok başka olumlu özelliğim de var. Şiir yazarım, şarkı söylerim, güzel resim yaparım. İyi bir sporcuyum. Matematiği çok severim. Tarih dersinden çok hoşlanırım, ama sözlüde kendimi ifade edemeyeceğim için korkarım. Lider özelliklerim var, ama konuşma sorunum yüzünden bunu sergileyemiyorum. Doğayı çok severim. Biyolojiye ilgimden ötürü doktor olmak istiyorum. Bilgisayar oyunlarında üstüme yoktur… Lütfen benim başka önemli ve olumlu özelliklerimin de var olduğunun farkına varın. Kekeliyorum, ama varım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
“Dozunda içilen kahve, kanser riskini azaltıyor”Acıbadem Üniversitesi’nde seminer veren ve deri kanseri alanındaki öncü araştırmalarıyla tanınan Doç. Dr. Masaoki Kawasumi, kahvenin deri kanseri üzerindeki çarpıcı etkilerini açıkladı:03 Aralık 2025 Çarşamba 10:24YAŞAM
Küçük önlemler, boğaz ağrısını önleyebilirKış aylarında sıkça görülen boğaz ağrısı ve tahrişi, günlük yaşamı olumsuz etkileyebildiğini belirten uzmanlar, bazı doğal yöntemlerin de ilaç tedavisinin de kullanılabileceğini söyledi.03 Aralık 2025 Çarşamba 09:57YAŞAM
Çocuklar mikroplarla doğal yollarla tanışmalıGünümüz çocukları steril yaşam, ekran karşısında uzun zaman geçirme, hareketsizlik ve yetersiz beslenme gibi nedenlerle, bağışıklığı güçlendiren doğal uyaranlarla geçmişe göre daha az karşılaşıyor.02 Aralık 2025 Salı 11:03YAŞAM
İşte gripten korunmanın en etkili yolları...Grip hastalığının çok kolay bulaşabildiğini belirten uzmanlar, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan kişilerde ciddi komplikasyonlara yol açabileceğini söylüyor.01 Aralık 2025 Pazartesi 10:30YAŞAM
Sanal kumar gençliği tehdit ediyor!Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, gençler arasında hızla yayılan ve masumane gibi görünen mobil uygulamaların, sanal kumar bağımlılığı riskini beraberinde getirdiğini belirtti.29 Kasım 2025 Cumartesi 10:35YAŞAM
Bu virüse dikkat! Aralık ve ocakta yoğunlaşıyorSonbahar ve kış mevsiminde havaların soğuması ve kapalı alanlarda geçirilen sürenin artması enfeksiyonların hızla ve kolaylıkla yaygınlaşmasına neden oluyor.29 Kasım 2025 Cumartesi 10:30YAŞAM
Evdeki toz burun eti büyümesine yol açabilirSağlıklı bir nefes alışverişi, yaşam kalitesinin artmasında kilit bir rol oynar.27 Kasım 2025 Perşembe 10:00YAŞAM
İşte saç dökülmesine neden olan 9 etkenSaç dökülmesi son yıllarda hem kadınlarda hem de erkeklerde giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.26 Kasım 2025 Çarşamba 10:21YAŞAM
Kontakt lens kullananlar için 4 altın kuralGöz sağlığını korumak için kontakt lensler ve kozmetik ürünler arasındaki etkileşimlerin göz önünde bulundurulması gerekiyor. Prof. Dr. Zeynep Özbek kontakt lens kullanırken dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.24 Kasım 2025 Pazartesi 10:53YAŞAM
Sokak lezzetleri besin zehirlenmesi riskini artırıyorSokak lezzetleri doğru ortamda hazırlanıp saklanmadığında ciddi besin zehirlenmelerine yol açabiliyor.22 Kasım 2025 Cumartesi 10:06YAŞAM
Ekran bağımlılığı ağız sağlığını tehdit ediyor!Günümüzde gençlerin ekran başında geçirdiği sürenin birçok sağlık sorununa neden olduğunu belirten uzmanlar, ağız sağlığının da bu durumdan olumsuz etkilendiğini söylüyor.20 Kasım 2025 Perşembe 11:13YAŞAM
Gıda zehirlenmesini önlemek için 7 etkili önlemSon haftalarda Türkiye genelinde peş peşe yaşanan gıda zehirlenmesi haberleri toplumda tedirginlik yarattı.Uzm. Dyt. Ceren Turan, gıda güvenliğinin mevsim fark etmeksizin günlük yaşamda kritik bir öneme sahip olduğunu belirtiyor.19 Kasım 2025 Çarşamba 11:07YAŞAM
Yemeğin buharı bile KOAH'a sebep olabiliyorProf. Dr. Mehmet Karadağ, "Evde pişen yemeğin dumanından, sigara içmeyen kişilerde bile KOAH olma durumu var." dedi.18 Kasım 2025 Salı 10:09YAŞAM
Her yıl 25 bin akciğer kanseri vakası önlenebilir! İşte hayat kurtaran 5 önlem...İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fidan Yıldız Ünal, Türkiye’de her yıl 25 bin akciğer kanseri vakasının önlenebileceğine dikkat çekerek, hastalığın risk faktörlerine ve erken tanının önemine ilişkin uyarılarda bulun17 Kasım 2025 Pazartesi 11:16YAŞAM
Apartmanlar komşuluk bağlarını kopardı!Modern kent yaşamı ile birlikte, apartmanlarda ve yüksek binalarda yaşayan insanların sayısının artması, anonimleşme ve sosyal izolasyon gibi olguların komşuluk ilişkilerini yüzeysel hale getiriyor.15 Kasım 2025 Cumartesi 11:09YAŞAM
Sağlıklı dişlerin temelini ebeveynler atıyor!Çocuklarda diş sağlığının, yalnızca beslenme alışkanlıklarıyla sınırlı olmadığını belirten uzmanlar, ebeveynlerin düzenli kontrol ve yönlendirmesiyle de doğrudan ilişkili olduğunu söylüyor.13 Kasım 2025 Perşembe 11:16YAŞAM
D vitamini tuzağına dikkat!D vitamini takviyesi almadan önce iki kez düşünün12 Kasım 2025 Çarşamba 10:27YAŞAM
Zatürreden 8 adımda korunmak mümkün!Dünyada ve ülkemizde hala önemli bir tehdit. Ülkemizde her yıl yaklaşık 300 bin kişi zatürreye yakalanıyor. Zatürreden 8 adımda korunmak mümkün!10 Kasım 2025 Pazartesi 11:38YAŞAM
Diş eti çekilmesinin en büyük nedeni diş taşı!Diş eti çekilmelerinin, çoğunlukla diş taşı birikimi nedeniyle ortaya çıktığını belirten uzmanlar, diş taşı temizliğinin diş etini eski haline döndürmediğini belirtiyor.08 Kasım 2025 Cumartesi 11:43YAŞAM
"Şapa karşı aşılamayı ihmal etmeyin"Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezgin Şentürk, şap hastalığına karşı en radikal korumanın aşı oludğunu vurguladı.08 Kasım 2025 Cumartesi 10:21YAŞAM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2015 Bursa Bakış
