22 Kasım 2024
  • Bursa9°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara12°C

'2017 YILI BÜTÇESİ HALK İÇİN YAPILMADI'

MMO Bursa Şube Başkanı İbrahim Mart, merkezi bütçeyi eleştirdi

'2017 yılı bütçesi halk için yapılmadı'

04 Ocak 2017 Çarşamba 19:46

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi 2017 Bütçe Kanunu'nun TBMM'de kabul edilmesi üzerine basın toplantısı yaptı.
 
MMO Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mart tarafından yapılan açıklamada "2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu, TBMM'de kabul edildi. Toplumsal gereksinimleri karşılama niteliğinden yoksun bütçe, başkanlık sistemine geçişin de göstergesi oldu" ifadeleri kullanıldı.
 
Bütçede, bir kişinin yönetimindeki Cumhurbaşkanlığına 648 milyon 488 bin TL ayrılırken, yasama organı TBMM'ye ayrılan tutarın 981 milyon 589 bin TL olması düşündürücüdür ve fiili durumun ilanı olarak değerlendirilebilir olduğunu söyleyen Mart, "Ülkemiz hızla başkanlık sistemine çekilirken, yaratılan savaş atmosferiyle bütçedeki kaynaklar da iktidarın ideolojik-siyasi tahkimat alanlarına ayrılmaktadır. Kalkınmadan, yatırımdan, sanayi üretimini artırmaktan uzak bütçe, toplumsal gereksinimleri karşılama niteliğinden yoksundur" dedi.
 
_dsc0321_670x310.jpg
 
"2017 Bütçesi, kamu mali yönetimi, maliye politikası, mali disiplin, bütçe disiplini olarak da adlandırılan alanlar ve Meclise ait olan bütçe yapma hakkı, denetim, öngörülebilirlik vb. açılardan önemli sorunlar barındırmaktadır" ifadelerini kullanan Mart, bütçeyi şu sekiz başlık altında özetledi:
 
Kamu maliyesi denetimden muaf
 
"İlk olarak, merkezi yönetim bütçeleri ve dolayısıyla kamu harcamaları, kamuoyunun bildiği üzere, son yıllarda Sayıştay denetiminden fiilen muaf tutulmaktadır. İktidar, kamu idaresi üzerinde kuvvetler ayırımına dayalı olarak yapılması gereken Sayıştay mali denetimini ve bunun hukuki sonuçlarını hukuk tanımaz otorite kullanımı yoluyla bertaraf etmiştir.
 
Meclisin bütçe hakkının ihlali
 
İkinci husus, 16.11.2016 tarihinde Kamu Malî Yönetimi Kanunu'nda yapılan değişiklikler arasında, kamu idarelerinin merkezi yönetim bütçesi içinde bağıtlanan bütçeleri arasında ödenek aktarmalarına yönelik yeni düzenlemeler yapılarak önemli kısıtlamaların kaldırılmış olmasıdır. Böylece yedek ödenek, tamamlayıcı ödenek, ödenek üstü harcamalar olarak tanımlanan ek harcamalar; doğal afet vb. olağan dışı durumlar, öngörülemeyen gereksinimler ve yasama meclisine başvuru yoluyla ek ödenek veya bütçe sağlanması yolu dışına çıkılarak temin edilecektir. Kısaca, ödenek artırım limitleri büyütülmüş, kamu idarelerine Meclis görüşü ve onayına başvurmadan harcama yapma ve aralarında ödenek/bütçe aktarma olanağı tanınmıştır. Bu uygulama ile Meclise ait bütçe hakkı, öngörülebilirlik ve denetim normları ihlal edilmiş olmaktadır.
 
KOİ'lere aktarılacak kaynaklar bütçe dışı
 
Üçüncü konu, Kamu-Özel İşbirliği (KOİ) kapsamında işletme ve kullanım hakkı verilen büyük/mega projelere yönelik kredi/finans, satış, talep, alım, ödeme, teşvik vb. hususların Hazine güvencesine bağlanması ve bu harcamaların merkezi yönetim bütçesine yansımamasıdır. Hazine garantisi, söz konusu büyük projelerin tüm mali yükümlülüklerini kapsamaktadır. Ayrıca talep garantisi tutarları, ilgili kamu kuruluşlarının mali tablolarına yansımamaktadır. Burada yeni ve büyük bir bütçe açığı alanı oluşmakta fakat merkezi yönetim bütçesine yansımamakta, dolayısıyla kamu kaynaklarını kapsayan gerçek büyük açık gizlenmiş olmaktadır. KOİ kapsamındaki 198 projeden işletmede olan 164 projenin sözleşme büyüklüğünün 43,3 milyar dolar; yapımına devam edilen 34 Yap-İşlet-Devret ve Yap-Kirala projelerinin sözleşme büyüklüğünün 72,1 milyar dolar; Üçüncü Havaalanı, Gebze-İzmir Otoyolu, Avrasya Tüneli-Kuzey Marmara Otoyolu ve Üçüncü Köprü ile Sağlık Kampuslarından oluşan dört büyük projeninse 33,9 milyar dolar sözleşme büyüklüğüne sahip oldukları ve sözleşmelerin ABD Doları üzerinden yapılmış olması ile döviz kurundaki sürekli artışın oluşturduğu sorunlar birlikte düşünüldüğünde, konunun vahim boyutları daha iyi anlaşılmaktadır.
 
Varlık Fonu: "Paralel bütçe", "paralel hazine" ve fonlardan KOİ'lere kaynak aktarımı
 
Bütçe ile bağlantılı dördüncü önemli konu, bugüne kadarki en büyük ve en denetimsiz, büyük ölçekte bütçe dışı fon sistemine ve devletin şirketleşmesine geçişin, Hazine ve Merkez Bankası yanında finans ve sermaye piyasalarında yer alacak olan Türkiye Varlık Fonu AŞ'nin oluşumudur. Cari fazlası, bütçe fazlaları olan ülkeler için anlamlı olan bu fonun Türkiye'deki yapılanışı oldukça sorunludur. Daha önce Hazine ve bütçeye aktarılan özelleştirme gelirlerini, Özelleştirme İdaresinin nakit fazlalarını, kamunun gereksinim fazlası gelir, kaynak ve varlıklarını bünyesine katacak; İşsizlik Sigortası Fonu, Savunma Sanayi Fonu gibi fonları alt fonlar haline getirip yönetecek; devlet borçlanmasını artıracak, iç ve dış sermaye ve finans piyasalarından sağlanacak finansmanı büyük ölçekli KOİ yatırımlarına kaynak olarak aktaracak, sermayeye sınırsız teşvik verecek; kamunun "genel yönetim" şeması içinde yer almayacak ve birçok vergiden muaf olan bu şirket, bütçe disiplini, Meclis ve Sayıştay denetimi dışında olacaktır.
 
Bütçe dengesizliği/açıkları
 
Gelirlerinin 598 milyar TL, giderlerinin 645,1 milyar TL olacağı öngörülen 2017 yılı bütçesinin 46,9 milyar TL açık vereceği, faiz giderlerinin bütçenin yüzde 9'u olan 57,5 milyar TL'ye ulaşacağı da şimdiden öngörülmüş durumda.
 
Bütçe açıklarını dolaylı vergi artışları ile frenlemeye çalışan iktidarın bu uygulaması da açık sorununu gizleyememektedir. Nihayetinde 2015 yılında 23,5 milyar TL olan bütçe açığı 2016 geçici tahmininde yüzde 46,9 artışla 34,6 milyar TL'ye çıkmıştır. Bütçe açığının 2017 yılı tahmini 46,9, 2018 için 44,3, 2019 için 40,1 milyar TL olacağı da daha şimdiden öngörülmüş durumdadır.
 
Vergi gelirleri sürekli artırılıyor
 
2016 yılı geçici tahminlerinde 497,8 milyar TL olan vergi gelirleri 2017 yılı tahmini öngörüsünde yüzde 13,4 artarak 564,7 milyar TL'ye ulaşmıştır. Gelirlerinin 598 milyar TL öngörüldüğü 2017 yılı bütçesinin vergi gelirlerinin yüzde 70'i halkın bütününden toplanan dolaylı vergilerden, yüzde 30'u da esasen çalışanlardan alınan gelir ve kazanç vergisinden sağlanacaktır. Bütün vergi gelirlerinde yüzde 13'ün üzerinde artış söz konusudur.
 
Bütçede sanayi ve yatırım yok
 
Üretimde gerilemenin süreklilik kazandığı, sanayi borçlarının toplam varlıklar içindeki payının yüzde 60'ı geçtiği, imalat sanayiinde 100 dolarlık üretim için 80 dolarlık ithalat yapıldığı, sanayinin milli gelir içindeki payının yüzde 15 seviyesine indiği, sanayisizleşmenin görünür bir olgu olduğu ülkemiz bütçesinde yatırımların yok seviyesinde olması hazin bir durum olsa gerektir. Zira tasarruf oranının 2002'den günümüze milli gelir içindeki payının yüzde 22'den 13,5'e indiği ve bunun ancak yüzde 2,7'sinin kamuya ait olduğu ülkemiz bütçesinde sanayi ve yatırımların tuttuğu yer oldukça trajiktir. 2017 yılı merkezi yönetim bütçesinde kamu sabit sermaye yatırımları yalnızca 122 milyon 304 bin TL olarak öngörülmüştür, yüzde oranı da (% 0,019) on binde 19'dur. KOBİ'leri geliştirme ve desteklemeye ise bütçe içinden yalnızca 1,3 milyar TL (yüzde 2) ayrılması öngörülmüştür.
 
Bütçe gelirlerinin önemli kısmı iktidarın ideolojik-siyasi tahkimat alanlarına ayrılıyor
 
Hazine Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı hariç, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Bilim Sanayi ve Teknoloji, Çevre ve Şehircilik, Ekonomi, Gıda Tarım ve Hayvancılık, Gümrük ve Ticaret, Kalkınma, Orman ve Su İşleri, Ulaştırma gibi sosyoekonomik yapıyla doğrudan bağlantılı Bakanlıklara 2017 yılı bütçesinin yüzde 11,7'si (75,5 milyar TL) ayrılmaktadır.
 
İktidarın ideolojik, kültürel, sosyal politikalarını doğrudan yansıtan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Diyanet İşleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor, Milli Eğitim, Kültür ve Turizm Bakanlıklarına ayrılan oran ise yüzde 20,4'tür (131,3 milyar TL).
 
MİT, MGK, MSB, İçişleri Bakanlığı, Jandarma, Emniyet, Sahil Güvenlik, Kamu Düzeni Müsteşarlığı toplamına ayrılan oran da yüzde 11,2'dir (72,1 milyar TL).
 
Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'na ayrılan payın toplamı da yüzde 5'tir (31,9 milyar TL)."
 
Genel bütçeli idarelere ayrılan miktarların tamamının ilgili kuruluşun doğrudan ilgili hizmetlerine ayrıldığı düşünülmemesi gerektiğini belirten Mart, "Zira bu idareler için öngörülen tutarlara; personel, sosyal güvenlik, mal ve hizmet alımları, cari transferler, sermaye gideri, sermaye transferi, borç gibi giderleri de dâhildir. Örneğin MEB'in 85 milyar TL tutarındaki bütçesinin 67,4 milyar TL'si (yüzde 79,3'ü); sağlıkla ilgili üç kurumun da 31,9 milyar TL tutarındaki toplam bütçelerinin 20,1 milyar TL'si (yüzde 63'ü), personel ve sosyal güvenlik giderlerine ayrılmıştır. Mal ve hizmet alımları, cari transferler, sermaye gideri, sermaye transferi, borç giderleri ve özelleştirmelere yönelik harcamalar da düşünüldüğünde hem eğitim ve sağlıkta hem de diğer bütün alanlarda ilgili toplumsal hizmetlere ayrılan gerçek tutarların oldukça az olduğu anlaşılmaktadır" dedi.
 
Tüm bu tespitler ışığında, 2017 yılı bütçesinin halk için, toplumsal gereksinimler için, sanayileşme, kalkınma, toplumsal refah gereksinimlerini karşılamak için yapılmadığını vurgulayan Mart, "Denetim dışı, kamu mali yönetimini altüst eden, bütçe açıklarını sürdüren, ekonomik-sosyal kriz ögelerine yenilerini ekleyen ve iktidarın ideolojik-siyasal tahkimat giderlerini karşılamaya yönelik bir bütçe ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
 
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bursa