Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, TSK’nın Kandil'in Zergele köyüne düzenlediği hava operasyonu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Baydemir, "TSK’nın hava saldırısının siyasi sorumluluğu Ankara hükümetindedir. Hava saldırısının doğurduğu hukuki sorumluluk silsilesi içerisinde bulunan yani talimatı veren, uygulayan ve kamuoyunu yanlış bilgilendiren tüm sorumlular hakkında huzurunuzda suç duyurusunda bulunuyoruz.’’ dedi.

Kuzey Irak’ın Zergele köyündeki sivillerin ‘TSK uçaklarından atılan bombalarla öldüğü’ iddiasını yerinde araştıran HDP heyeti, parti genel merkezinde incelemelerle ilgili basın toplantısı düzenledi. Heyet adına konuşan Osman Baydemir, bombardımana maruz kalan Zergele köyünün Ankara hükümetinin resmi açıklamalarının aksine PKK kampı değil sivil bir yerleşim birimi olduğunu savundu. Baydemir, "Kandil 100’e yakın köy ve mezranın bulunduğu geniş bir coğrafyadır. Tüm yerel kaynaklar bu sivil yerleşim yerlerinin içerisinde veya yakın çevresinde PKK’nın herhangi bir kampının olmadığını da belirtmektedirler.’’ ifadelerini kullandı.

"KUZEY IRAK YÖNETİMİNİ OPERASYON HAKKINDA BİLGİLENDİRDİKLERİ GERÇEĞİ YANSITMIYOR"

Türkiye’nin resmi makamlarının operasyon öncesinde Kuzey Irak Yönetimi’ni bilgilendirdiklerine yönelik yaptığı açıklamaların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Baydemir şunları kaydetti: "Zira Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni saldırıdan sonra bilgilendirdiği bilgisine ulaştık. Ankara hükümet yetkililerini Kürdistan Bölgesi resmi makamlarının da hava operasyonlarını desteklediğine dair yaptığı açıklamalar da gerçeği yansıtmamaktadır. Bilakis görüştüğümüz her makam hava saldırılarından ve doğurduğu sonuçlardan duydukları rahatsızlıkları açıkça ifade etmişlerdir. Hava saldırısı ve doğurduğu sonuçlar İnsan Hakları Hukuku’na aykırı olduğu gibi insancıl hukukun da açık ihlalidir. Zira başka bir ülkenin sınırları 150 km aşılarak bir köy bombalanıp sivil bir katliam gerçekleştirilmiştir. Bombardıman sonucunda oluşan bu hukuk ihlalinde mesuliyet Türkiye hükümetinin olduğu kadar kullanılan silahları Türkiye’ye satan veya hibe eden ülkelerin de sorumluluğu inancını taşıyoruz. Bölgeye yönelik hava saldırıları, sivil insan katliamının yanı sıra yüzlerce hektarlık ormanlık alanın yanmasına, bu alan içerisinde bulunan tüm canlıların ölümüne ve doğanın da ağır bir tahribatına maruz kalmasına yol açtı."

"SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUZ"

TSK’nın Kandil'in Zergele köyüne düzenlediği hava operasyonuna suç duyurusunda bulunduklarını ifade eden Baydemir, şöyle devam etti: "Sonuç olarak sivillerin katliamıyla sonuçlanan TSK’nın hava saldırısının siyasi sorumluluğu Ankara hükümetindedir. Hava saldırısının doğurduğu hukuki sorumluluk silsilesi içerisinde bulunan yani talimatı veren, uygulayan ve kamuoyunu yanlış bilgilendiren tüm sorumlular hakkında huzurunuzda suç duyurusunda bulunuyoruz. Raporumuzu da bir suç duyurusu dilekçesi olarak hukuki mekanizmaları ele alma çağrısında bulunuyoruz. Sınır aşırı hava saldırısının oluşturduğu tahribatın vahameti saldırıda kullanılan uçak ve mühimmatın menşei, sahip oldukları ülkenin hükümetlerini de bu saldırıdan sorumlu kılmaktadır. Bu minvalde Türkiye hükümetine bu mühimmatı veren ülkelerin söz konusu silahlarla sivillere yönelik saldırı gerçekleştirilmemesinin garanti altına alınması çağrısında bulunuyoruz. AKP Hükümetini, bu saldırının oluşturduğu korkunç tahribatı dikkate alarak askeri operasyonların çözüm olmayacağı gerçeğini görmeye davet ediyoruz. 30 yıllık çatışma pratiğinden de hareketle savaşın, çatışma, gözyaşı, yıkım, yoksulluk ve çözümsüzlüğü derinleştirmekten başka bir sonuç doğurmayacağı aşikardır. 1990’ların savaş diliyle barış inşa edilemez. Bir kez daha ifade etmek isteriz ki çözüm barıştadır, çözüm diyalogtadır, çözüm müzakere masasına geri dönmektedir. Saldırının üzerinden neredeyse 1 hafta geçmek üzeredir. Halen resmi makamlar bu gerçeği kabul ettiklerine dair bir beyanatta ve özürde bulunmamışlardır. Bir daha yeni trajedilerin, yeni savaş suçlarının ve telafisi imkânsız acıların yaşanmaması için acilen çift taraflı ateşkes çağrısında bulunuyoruz.’’