24 Kasım 2024
  • Bursa6°C
  • İstanbul8°C
  • Ankara2°C

TÜRKİYE'DE BEYİN GÖÇÜ ALARM VERİYOR!

Yurtdışına göç edenlerin çoğu yüksek eğitimli ve kalifiye gençler…

Türkiye'de beyin göçü alarm veriyor!

09 Ekim 2024 Çarşamba 16:29

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı beyin göçü dalgasını değerlendirdi.

Yurtdışına göç edenlerin çoğu yüksek eğitimli ve kalifiye gençler…

Prof. Dr. Barış Erdoğan, yurt dışına göç edenlerin çoğunun yüksek eğitimli ve kalifiye gençlerden oluştuğunu belirterek, “Bir ülkeye baktığımızda, eğitimli, kalifiye ve özellikle bilişsel faaliyetleri yoğun mesleklerde çalışan kişilerin göç etmesi, beyin göçü olarak tanımlanır. Geçmişte Türkiye’den çoğunlukla kol gücüne sahip insanlar göç ederdi; ancak günümüzde ülkemizin en değerli insanları göç ediyor.” dedi

‘Sanal beyin göçü’ ne anlama geliyor?

Beyin göçünün, genellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru gerçekleşen bir olgu olduğuna işaret eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu, görünen beyin göçü. Bunun yanı sıra bir de ‘sanal beyin göçü’ var. Bu ne anlama geliyor? Günümüzde internet aracılığıyla birçok gencimiz, Türkiye’den hareket etmeden, yurt dışındaki firmalar için çalışıyor. Yani, bedensel olarak Türkiye'deler ama beyinleri yurt dışı için çalışıyor. Gizli beyin göçü olarak adlandırılan bir durum. Yurt dışı firmalar için Türkiye’de çalışıp, o firmalara hizmet sunuyorlar.” diye konuştu.

Bir ülkenin en değerli kaynağı insan sermayesi; bu sermayemiz yavaş yavaş elden gidiyor

Beyin göçünün Türkiye açısından tehlikeli bir boyuta ulaştığını vurgulayan Prof. Dr. Barış Erdoğan, “TÜİK'in açıkladığı rakamlar, 2008 ile 2017 yılları arasında mezun olup bu tarihlerden sonra yurt dışına gitmiş kişileri kapsıyor. TÜİK net bir rakam vermemiş olsa da bu zaman diliminde mezun olanları yüzde 2 olarak varsaydığımızda, yaklaşık 49 bin kişinin yurt dışına gittiğini söyleyebiliriz. Ancak bu 49 bin kişi ile sınırlı değil. 2017'den 2023'e kadar mezun olanların yurt dışına göç durumunu henüz bilmiyoruz. Asıl yoğunluğun, hepimizin çevremizde sıkça karşılaştığımız gibi, bu dönem içinde olduğunu düşünüyoruz. Eskiden bir ülkeyi sömürmek için madenlerine gidilir, ele geçirilirdi. Artık buna gerek yok. Bir ülkenin en değerli kaynağı insan sermayesi; ancak bu sermayemiz yavaş yavaş elden gidiyor. Bu durum oldukça tehlikeli.” şeklinde konuştu.

Beyin göçünün iki temel nedeni var

Beyin göçünün iki temel nedeni olduğunu ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ben de yurt dışında bir dönem yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim: Beyin göçünün iki temel nedeni var; birincisi itici, ikincisi ise çekici faktörler. İtici nedenler, insanların neden buradan ayrılmak istediğiyle ilgili. İlk olarak, istihdam olanakları oldukça sınırlı. Örneğin, moleküler biyoloji gibi alanlarda Türkiye’de ne kadar istihdam gücümüz var? Ne üniversitelerimiz ne de özel sektörümüz yeterli kapasiteye sahip. Amerika Birleşik Devletleri'nde sadece Harvard Üniversitesi’nin bağışlarla birlikte bütçesi yaklaşık 50 milyar dolar. Bizim 200 üniversitemizin toplam bütçesi ise 10 milyar doların bile altında. Tek bir üniversite ile 200 üniversitemizi kıyasladığınızda, burada sunulan olanakların özellikle teknik alanlarda ne kadar yetersiz olduğunu görebilirsiniz. Aziz Sancar Türkiye'de kalsaydı Nobel ödülü alabilir miydi? Uğur Şahin Türkiye'de eğitimine ve çalışmalarına devam etseydi, aynı başarıları elde edebilir miydi?”

Eğitim imkanları beyin göçü için çekici faktör haline geliyor

Gelir düzeyinin, özellikle son yıllarda Türkiye'deki ekonomik kriz gibi etkenler nedeniyle oldukça düştüğünü, öte yandan, yurt dışında çok daha iyi yaşam koşulları ve olanakların olduğunu dile getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Batı ülkeleri uzun yıllardır, mavi yakalı işçiler ve genel olarak göçmenler için şartları zorlaştırsa da eğitimli insanları çekmek için aksine kolaylık sağlıyorlar. Almanya, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler, mavi kart veya Green Card gibi imkanlarla beyin göçüne yönelik politikalarını iyileştiriyorlar.” dedi.

Dünyada en çok beyin göçü çeken ülkeler…

Dünyada en çok beyin göçü çeken ülkelerin Amerika Birleşik Devletleri; ardından Almanya, İngiltere, Kanada, Avustralya, Fransa, Belçika gibi ülkeler olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Beyin göçünün merkezi Amerika Birleşik Devletleri'dir. Hatta ABD, Kanada'dan bile beyin göçü alıyor. Çünkü en büyük bilişim firmaları, en büyük laboratuvarlar orada. Sadece tek bir Amerikan üniversitesinin bütçesi, Türkiye'deki 200 üniversitenin toplam bütçesinin 5 katı. Özellikle yapay zeka, moleküler biyoloji, genetik gibi alanlardaki gelişmeler, bu alanlarda güçlü bir ekosisteme sahip olan Amerika’yı cazip hale getiriyor. Türkiye'den bu alanda başarılı bir firma çıkabilir; fakat, bu tek başına yetmez. Bu başarıyı destekleyecek bir sektör ekosistemine, uygun bir kurumsal zihniyete ve iklime ihtiyaç var.” şeklinde konuştu.

İlerleme şansı azalınca…

Bir firmaya ya da üniversiteye girildiğinde uygun bir iklim olmadığı zaman birçok bürokratik engelle karşılaşılabildiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu da insanın ‘Burada ne işim var?’ diye sormasına yol açıyor. Kişi önünün kesildiğini, ilerleme şansının azaldığını düşünüyor. Amerika Birleşik Devletleri açık ara önde gidiyor; Almanya bu konuda istisna olarak öne çıkıyor.” dedi.

Sadece gençler değil, orta yaş üzeri insanlar da yurt dışına göç ediyor

Hangi bölümlerde daha fazla yurt dışına gidiş olduğuna ilişkin de literatürde "STEM" denilen Türkçeye çevirdiğimizde "Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik" olarak ifade edilebilen alanların, en fazla ilgi çeken ve rağbet gören alanlar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Türkiye'den baktığımızda ise moleküler biyoloji ve genetik gibi alanlarda mezun olan her 10 kişiden 2’si yurt dışına gidiyor. Aynı durum, işletme, mühendislik, matematik, istatistik ve diğer mühendislik alanlarında da geçerli. Günümüzün ve geleceğin dünyasında, veri işleme ve veri anlama oldukça önemli; çünkü yapay zekâ mantığını bunun üzerine kuruyor. Bu nedenle teknik alanlarda çalışan insanlarımız, sadece gençler değil, orta yaş üzeri insanlar da yurt dışına göç ediyor. Ya fiziksel olarak gidiyorlar ya da bahsettiğim gibi sanal olarak göç ediyorlar; yani bedenleri burada kalırken beyinleri yurt dışı için çalışıyor.” diye konuştu.

İmkânlar değiştikçe, geri dönme arzusu da artabilir…

Global dünyada beyinlerin çok hızlı bir şekilde hareket ettiğini dile getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, şöyle devam etti:

“Diğer ülkeler de bu durumu destekleyerek kendilerine çekmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak, burada yeterince imkân sağlanmadığı için insanlar farklı fırsatları değerlendirip rahatlıkla yurt dışına gidiyorlar. Gerçekten bir yere gitmek kolay değil; kültürel entegrasyonu sağlamak, dil problemleri gibi zorluklarla karşılaşmak kaçınılmaz. İnsan, vatanı gibi hiçbir yerde olamaz. Ancak, artık bu göç, bir umuda yolculuktan ziyade umutsuzluktan kaçış haline gelmiş durumda. Yine de dönmek mümkündür. İmkânlar değiştikçe, geri dönme arzusu da artabilir.”

Yurt dışına gidenler arasında kadınlar mı daha çok, erkekler mi? 

Göç olgusunun genellikle erkekler tarafından daha fazla gerçekleştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Ancak, geçmiş yıllardaki istatistiklerde kadınlarla erkekler arasındaki fark giderek kapanıyor. Öncelikle bunu belirtmek gerekiyor. Kadınların sayısı, erkeklere giderek daha da yakınlaşıyor. Eğer bu trend devam ederse, 10 yıl sonra bu iki grup arasındaki fark neredeyse ortadan kalkacak. Beyin göçündeki erkek yoğunluğunun önemli nedenlerinden biri, bilim, teknoloji ve matematik gibi alanların erkekler tarafından daha fazla tercih edilmesidir. Beyin göçü açısından da birçok ülke sosyal bilimcilerden ziyade teknik insanları çekmek istemektedir; dolayısıyla, teknik alanlardan mezun olanların çoğunluğunu erkekler oluşturuyor.” dedi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gündem