Sayıştay'ın 2014 yılı raporunda, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) 2014 yılına ilişkin mali rapor ve tablolarının doğru ve güvenilir bilgi içermediği kanaatine varıldığı ortaya çıktı. Sayıştay raporunda, "31.12.2014 tarihi itibariyle 4/1-a kapsamında 30.285.840.882 TL tutarında asıl alacak ve idari para cezası ile 31.06.2014 tarihi itibariyle 4/1-a kapsamında 32.489.140.825 TL tutarında gecikme zammı ve gecikme cezası alacağı, 25.2.2015 tarihli itibariyle 4/1-c kapsamındaki sigortalılardan, toplam 2.609.551.287 TL tutarında asıl alacak, idari para cezası, gecikme zammı ve gecikme cezası alacağı, 31.12.2014 tarihi itibariyle 4/1-b kapsamında, 34.914.375.942 TL tutarında asıl alacak (eski parayla yaklaşık 35 katrilyon), gecikme zammı ve gecikme cezası alacağı bulunmaktadır." bilgileri yer alıyor.

Prim alacaklarından yapılan tahsilatların bir kısmı 333 numaralı emanet hesabında tutuluyor. Bu hesapla ilgili ise Sayıştay raporunda, "333 nolu hesap adeta havuz hesabına dönüşmektedir." değerlendirmesinde bulunuluyor. 333 nolu emanet hesapta 31.12.2014 tarihi itibariyle eski parayla yaklaşık 9 trilyon yani 8.830.487.517 TL bulunuyor.

SGK ise kurumun 34 milyar (katrilyon) açığı olduğu haberlerinin gerçeği yansıtmadığını savunuyor. "Kurumumuz hesapları Sayıştay Başkanlığı'nda denetlenebilir ve yorumlanabilir düzeyde şeffaflıktadır." açıklamasını yapan SGK, doğumdan ölüme 78 milyon vatandaşa sosyal güvenlik hizmeti veren kurumun gelir ve giderlerinin herkes tarafından bilinmekte olduğunu vurguluyor.

"HESAPLARIN ŞEFFAF OLDUĞU, YERLEŞİK SOYGUN DÜZENİNİN KLASİK SAVUŞTURMASINDAN İBARETTİR"

SGK'daki yolsuzluk iddialarını gündeme getiren CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen da SGK'nın açıklamasına tepki göstererek "Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı bana değil, Sayıştay Raporu'ndaki denetim sonuçlarına cevap versin. Sorular çok net; cevapları da aynı netlikte istiyorum." dedi.

SGK'nın 2014 yılı Sayıştay Denetim Raporu'nda altı çizilen hususların çok açık birer iddia olarak ortada durduğunu dile getiren Pekşen, şöyle devam etti: "Yapılması gereken çok açık; yazsınlar resmi yazıyı davet etsinler Sayıştay'ı. Özel olarak ve özellikle Emanet Hesabı inceletilsin. Kamu kurumunun yapması gereken laf yetiştirmek değil milletvekilinin denetim yetkisine dayalı iddialarını net verilerle karşılamaktır. Basın açıklamamda tek tek nokta nokta iddialar vurgulanmıştır. Bu iddialara ilişkin hiçbir açıklama yoktur. Hesapların şeffaf olduğu yerleşik soygun düzeninin klasik savuşturmasından ibarettir. Umarım iddialar asılsızdır. Bu iddialardan kurtulmanın yolu davet etsinler Sayıştay'ı özel inceleme istesinler çıkacak rapor ne diyecek görelim. Türkiye'de kamu bürokrasisine inanç ve güven tümden kaybolmuştur. Yolsuzluk endekslerinde dünyanın dikkatlerini üzerine çeken bir ülkede bu tür açıklamaların da bir itibarı yoktur. Bütün kurumlardan benzer sözleri duyduğumuz kesin. Ancak Türkiye'nin kamu endeksli yolsuzluk sıralamasında dünyada geldiği yer de belli. Yapılması gereken gayet açıktır: Yazın yazıyı; gelsin Sayıştay özel incelemeden geçirsin. Bu güne kadar hiçbir kurum hakkındaki yolsuzluk iddialarıyla ilgili inkâr etmek dışında bir açıklama yapmamıştır. Bu bilinen bir savuşturma usulüdür. Ama yolsuzluk bu ülkenin en büyük sorunlarından birisidir; bu da çok acı bir gerçektir."

"EMANET HESAPTA BU KADAR TUTARIN BULUNMASI YOLSUZLUĞA ZEMİN HAZIRLAMAKTADIR"

"Emanet hesabına kaydedilmemesi gereken tutarların bu hesaba kaydedilmesi dışında, emanet hesabında bu kadar tutarın bulunması yolsuzluğa zemin hazırlamaktadır. Emanet hesaptaki paraların hak sahibine ödeniyormuş gibi başka hesaplara aktarılması sık karşılaşılan bir durumdur." diyen Pekşen, "Çünkü, emanetteki paralar zaten hak sahiplerine ödenmek üzere tutulmaktadır, bu hesaptaki tutarlarin azalması dikkat çekmeyecektir. Sayıştay raporuna kurum tarafından verilen cevapta (Raporun 7. sayfasında "Kamu İdaresi cevabında ifadesi ile başlayan paragrafta, alacakların muhasebe sisteminde tam olarak görünmediği kabul edilmiştir." diye konuştu.