SEKS İSTİYORUM DEMENİN YOLLARI
Onlar seksi ne kadar istiyor ya da istemiyorlar.

13 Eylül 2018 Perşembe 10:28
Cinsellikle ilgili ezberimizde yazılı olan genellikle şudur: Erkekler sekse kadınlardan daha düşkündür. Oysa seks, kadınlar için de çok önemlidir ama onlar, bu arzularını bastırmayı marifet sayarlar. Siz de bu sınıfa giriyorsanız, değişmenin vakti gelmiş de geçiyor olabilir...
Erkeklerin sekse kadınlardan daha düşkün olduğu düşüncesi genellikle hepimize ilk anda doğru gelir. Ancak, acaba bu gerçekten doğru mu?
Libido denilen şey, sadece erkekleri dürten bir iç tepki mi? Pek değil. Hatta hiç değil. Geçtiğimiz günlerde başlığı "Yıllarca İnandığımız Geyikler" olan bir haber okudum. Haberde özetle, pek çok düşüncenin boş inanışlardan ibaret olduğu yazıyordu. Bunlardan biri de, erkeklerin her altı-yedi saniyede bir cinsellik düşündükleriydi. Biri öyle demiş, yıllarca herkes buna inanmayı tercih etmişti. Bu savı destekleyen hiçbir araştırma olmadığı gibi, aksini kanıtlayacak pek çok gerçek de ortadaydı.
Mesele erkekler değil bu sefer. Onların sekse ne kadar düşkün oldukları ya da olmadıklarıyla ilgilenmiyorum. Mesele, kadınların bu konudaki motivasyonları. Onlar seksi ne kadar istiyor ya da istemiyorlar.
Seksi düşünmeyen kutsal kadınlar
Kadının cinselliğine bakışın ne kadar değiştiğini görmek için tarih bilmek gerekmez. Sadece dönem romanlarını okumak, hatta bazen annelerimize bakmak bile yeterli. Geçen yüzyılın kadınıyla bugünün kadını arasında dağlar kadar fark var. İki kadın kahramana bakarak bile nereden nereye geldiğimizi kolayca görebiliriz. Çalıkuşu'nun kendini iyiliğe adayan bakiresi Feride ve Vurun Kahpeye'de taşlanarak öldürülen ilerici öğretmen Aliye'nin hikayeleri önceki yüzyılın kadına bakış açısını ortaya koyuyor.

Günümüzle benzerlikleri olsa da, kadın kimliklerine baktığımızda, her iki kimliğin de kendi cinsellikleriyle epeyce mesafeli olduğunu görüyoruz. Her iki romanda da kadınlar masum, cinsellikle son derece mesafeli ve toplumun yargılarına karşı savunmasızlar. Her iki romandaki kahramanın namusu da birlikte yaşadıkları toplumun iki dudağı arasında. Bu roman kahramanlarının kadınlıklarını taşıyan bizden önceki kuşağın kadınları; cinselliklerini, biraz Çalıkuşu, biraz Aliye ama illa ki Türk filmleri tadında yaşadılar. Kendilerini; erkeğin istediği, kadının nazlandığı, bekaretin çok önemli olduğu, biraz saf, masum, biraz aptal kadınlar olarak dantel örmenin güvenli ve cinsiyetsiz kollarına bıraktılar. Erkeklerle meselesi olan kadınların şuh, kafa koparıcı, fettan ve derin dekolteli olduğu yıllardı o yıllar.
Bir kadın bir erkeği istiyorsa, illa ki feleğin çemberinden geçmiş olmalıydı. O kadın masum olamazdı; şeytanla kol kolaydı. Masum kadın çocuğunu büyütür, "Bizim bey benim yemeklerimden başkasını yemez" cümleleri kurarken, fettan olan bu bütünlüğü bozmaya çalışan dışarıdaki kadındı. Fettan kadının çocuk büyütmesi, dekolte memelerinden bebek emzirmesi, bir erkekle mazbut bir hayat yaşaması düşünülmezdi.
File çorap meselesi!
Evet, şimdi zaman değişti… İki erkek arkadaşımın, file çorap ve mini etek giymiş yeni kuşak birkaç genç kıza bakarak yaptığı konuşmayı hatırlıyorum: "Abicim, ne olursa olsun file çorap ve mini etek gördüm mü kafam karışıyor. Bizim zamanımızda bu kombinasyon, sadece fahişe karikatürleri için kullanılırdı!"
Sadece giyim kuşama değil, cinselliğe bakış açısı da değişti. Şimdiki gençler önceki yıllara göre oldukça "hızlı"lar. Kadınlar cinselliği yaşamaya hem daha erken yaşlarda hem de evlilik dışı başlıyor. Üstelik ortada pek kandıran ve kandırılan yok. O halde mesele nedir? Kadınlar azdı mı? Ya da birden bire kadınlara cinselliklerini hatırlatan bir gen mi ağır basmaya başladı? Cevap, ikisi de değil elbette. Kadınlar geçtiğimiz yüzyıllarda büyük kazanımlar elde ettiler, en önemlisi kadınlıklarını yeniden keşfettiler. Hal böyle olunca cinselliğini bilen, seks istemesinin doğanın gerçeği olduğunu kabul eden, cinselliğiyle ilgili konuşan ve bunu talep eden bir kadın tipi çıktı ortaya. Bu da az bir şey değil elbette… Kimilerine göre, dünyanın çivisini çıkaran ne atomun keşfi, ne de petrol savaşları. Kadının kendi cinselliğini keşfi oldu.
Cinsel dilde problem var
Cinsellik hakkında konuşurken, "dil" kelimesini kullanmamız tesadüfi değil. Dil, düşünceyle bağlantılı ve yaşayan bir iletişim aracı. Ve düşüncedeki değişimleri bire bir günlük hayata kelimelerle aktarıyor. Cinsellikle ilgili tüm yeniliklere, düşünce farklılıklarına gelince; bu değişimler önce düşünce, düşüncenin ardından da dilde ortaya çıkıyor. Sonra giderek davranışlara ve seçimlere yansıyor. Bir zamanların hanımefendi kadınlarına gölge düşüren de bu değil mi zaten? "Canım sevişmek istiyor" diyemeyen kadınlar çoktan naftalinli sandıklarda kaldı. Şimdiki kadınların canı basbayağı sevişmek istiyor. Çikolata yemek gibi, tatile gitmeyi istemek gibi…
Ve hatta eğer canınız sevişmek istemiyorsa, bir şeyler yolunda gitmiyor olabilir. Belki hormon seviyeniz düşüktür, belki psikolojik bir sorununuz vardır. Bastırılmaya pek meyilli olan cinsellik, başınıza ciddi sorunlar açabilir. Ne tür mü? Bunu en iyi psikiyatrlar ya da psikologlar bilir ama bizim de söyleyebileceklerimiz var elbette. Mesela bu bela "büyük aşk arzusu" olabilir ya da sizi hayattan elini eteğini çekmenin bin yolundan birine götürebilir. Cinsellik dilini konuşmak istemeyen kadınların en çok öne sürdüğü gerekçelerin başında, "büyük bir aşk yaşamak istiyorum" gerekçesi geliyor. Ve pek çok kadın hayatı yaşamanın karşıtı olan bu beklentiyi ayak bileklerinde pranga gibi taşıyor. Yaşadığı her cinsellikten aşk çıkarma eğilimi yüzünden kendini mutsuzluğa mahkum ediyor. Oysa her cinsellikten aşk çıkmaz ama zevk çıkması yüksek ihtimal! Ama bu beklenti, cinsellik sonrasındaki süreci derin depresif durumlara sürüklüyor. Bunu yaşayan kadınların sayısı hiç de az değil.
Eğer bu kadınları bir araya getirmek mümkün olsaydı, sadece İstanbul'dakileri diyorum, İstanbul'un bütün meydanları "Aşk, aşk, aşk" diye tezahürat yapan kadınlarla dolardı. Aşkı idealize etmek, önceki kuşaklardan bize bulaşan bir hastalık. Hastalık haline gelmesinin nedeni ise bu idealize etme durumunun kadının aleyhine çalışan bir engel olması. Hastalık çünkü, arzu nesnesi haline gelen bir erkeği ilahlaştırarak, bütün hayatı ve hayatın veremediği her türlü coşkunluğu ondan beklemek sizce de akıl kârı mı? Hele dünya bu kadar değişiyorken… Beni hemen kalpsizlikle ya da aşka inançsızlıkla suçlamayın. Aşk var ve işleri çığrından çıkaran bir coşku seli yaratıyor kabul ediyorum. Ama aşkı idealize etmek başka bir şey. Hayatın anlamsızlığına karşılık aşkın her türlü anlamı getireceğine güven duymaktan söz ediyorum. Aşkı sihirli bir değnek gibi görmekten. Bu değneği kolayca kim kimin eline vermiş ki?
Bir kadın olarak bu bakış açısının kaynağını size şıp diye söyleyebilirim: Suçluluk duygusu. Kadınlar, geçmiş kuşak kadınların cinsellikle ilgili "kirlilik" hissini aslında bilinçaltlarında taşıyorlar. Aşk cinselliğe iyi bir gerekçe sağlayan, cinselliği affettiren kutsal bir bahane olduğu için, kendine cinselliği yasaklama eğiliminde olan kadınlar onu hâlâ aşkın koruyuculuğu ve kutsallığı altında yaşama fikrine saplanıp kalıyorlar.Onlara sadece uyanın demek istiyorum. Silkinin ve kendinize gelin! Aşk aramaduygunuz sadece kendinize, kendi cinselliğinize, hayatınıza ve dahası başkalarının, karşıt cinsinizin hayatına da koyduğunuz bir engel.
Evleneceklere müjde: 645 bin TL'ye çıkacak...Evlilik kredisi desteği 2026 yılı Ocak ayı itibarıyla artıyor. Yeni yılda evlenecek gençlere verilecek faizsiz kredi desteği 250 bin lirayı bulacak.27 Kasım 2025 Perşembe 10:06EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Dikkat! Dolandırıcılar 'Alo' demenizi bekliyorSon dönemde herkesin en büyük şikâyet konularından biri haline gelen ve zararsız bir pazarlama stratejisi gibi gözüken "Spam Aramalar", ciddi bir güvenlik tehdidine yol açıyor.24 Kasım 2025 Pazartesi 10:45EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Influencerlara yeni kurallar geliyor!Ticaret Bakanlığı'nın hazırladığı yeni yönetmelik taslağı, sosyal medya influencer'larının yaptığı reklam içeriklerine kapsamlı düzenlemeler getiriyor.24 Kasım 2025 Pazartesi 10:38EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Bin yıllık gastronomik miras: Cağ kebabıYıllardır Erzurum'un mu Artvin'in mi diye münazara edilen cağ kebabının, bin yıllık kültürel bir miras olarak Kıpçaklardan günümüze ulaştığı bildirildi.10 Kasım 2025 Pazartesi 10:58EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Mimar Sinan'ın kemikleri sızlayacak! Göbek taşında dansöz...Mimar Sinan'ın 1545'te inşa ettiği tarihi Kapıağası Yakup Ağa Hamamı, restorasyon sonrası eğlence mekanına dönüştürülerek göbek taşında dansözlerin sahne aldığı, yemeklerin hamam taslarında servis edildiği bir gazino haline geldi.08 Kasım 2025 Cumartesi 11:35EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Fatih Ürek'in kardeşleri hastanede birbirine girdiKalp krizi sonrası yoğun bakımda tedavi gören Fatih Ürek'in durumu ciddiyetini korurken, hastanede kardeşleri arasında yaşandığı öne sürülen tartışma gündeme oturdu.08 Kasım 2025 Cumartesi 11:33EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Yeşilçam'ın usta ismi Salih Güney'den üzen haberTürk sinemasının unutulmaz isimlerinden Salih Güney, uzun yıllardır süren sigara alışkanlığının sonucu olarak KOAH'a yakalandığını açıkladı.08 Kasım 2025 Cumartesi 11:31EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tam 107 yaşında... 2 padişah, 12 cumhurbaşkanı gördüDenizli'nin Merkezefendi Kaymakamı Abdullah Demir, 2 padişah, 12 cumhurbaşkanı ve 27 başbakan gören asırlık çınarın 107'inci yaşını fidan hediye ederek ve pasta keserek kutladı.15 Ekim 2025 Çarşamba 09:56EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Bursa'da dereler kışa hazırlanıyor!Bursa Büyükşehir Belediyesi, olası taşkın ve sel baskınlarının önüne geçmek amacıyla kent merkezinden geçen dereleri kışa hazırlıyor.14 Ekim 2025 Salı 12:58EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Kent merkezine kurt indiKars'ta kurt kent merkezine indi. O anlar bir vatandaş tarafından cep telefonuyla kaydedildi.14 Ekim 2025 Salı 11:42EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Dört kulaklı kedi Midas sosyal medyada ilgi odağı olduAnkara’da genetik mutasyon sonucu 4 kulağı olan Midas adlı kedi, sosyal medyada büyük ilgi görüyor.18 Ocak 2025 Cumartesi 01:11EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Bronşite dikkat! Soğuk algınlığı gibi başlıyor, ama...Bronşiolit, genellikle soğuk algınlığına benzer belirtilerle başlayan ve küçük hava yollarının iltihaplanmasına neden olan bir hastalık. Her yıl dünya genelinde yaklaşık 150 milyon çocuk alt solunum yolu hastalığı olan bronşiolite yakalanıyor.24 Aralık 2024 Salı 10:41EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Kilo vermek isterken bağışıklık sisteminize zarar vermeyin!Kış diyetinin püf noktalarıKış soğuklarında dışarıda yapılan yürüyüşlerin ve egzersizin azalması, evde televizyon karşısında oturularak geçirilen sürenin artması ve sürekli bir şeyler atıştırma isteği gibi etkenlerle kilo alımı kaçınılmaz oluyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Sevihan Ak24 Aralık 2024 Salı 10:13EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Yıldız Sarayı’nın ziyaret günü değiştiYıldız Sarayı’nın ziyaret günleri yeniden düzenlendi...13 Eylül 2024 Cuma 13:44EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
İlk Bayraktar TB2 İHA emekli olduSelçuk Bayraktar:Bayraktar TB2 S5 kuyruk numaralı da 10.000 uçuş saatini tamamlayan ilk hava aracımız oldu...11 Eylül 2024 Çarşamba 13:46EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Türkiye yapay zeka kullanımında birinciZ ve Y kuşağına mensup Türklerin en önemli hedefi kariyer...10 Eylül 2024 Salı 08:58EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Denizlerin "Sultan"ı Koç Müzesi'ndeSultan isimli klasik yelkenli Rahmi M. Koç Müzesi Denizcilik Koleksiyonu'na katıldı...09 Eylül 2024 Pazartesi 12:29EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Şehirlerin cinsiyeti olur mu?Somali’de kız çocuklarına neden İstanbul ismi veriliyor?...02 Eylül 2024 Pazartesi 13:38EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Yaz sonu güneş alerjisine dikkatGüneş alerjisi ile son tatiliniz kabusa dönmesin!...02 Eylül 2024 Pazartesi 11:30EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 102.Yılı30 Ağustos Coşkusunu Yaşamak İçin Neler Yapabilirsiniz?...29 Ağustos 2024 Perşembe 10:50EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2015 Bursa Bakış

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.