KAYGILI BAĞLANMA NEDİR?
Kaygının İlişkiler Üzerindeki Etkisi...
30 Mart 2024 Cumartesi 13:13
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi konu hakkında önemli bilgiler verdi. Kaygılı bağlanma, hayatımızın ilk safhalarında, dünyaya ve ilişkilere dair temel güvenimizin şekillendiği bir dönemde kök salar.
Çocuklukta, sevgi ve ilginin tutarlı olup olmadığı, duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanıp karşılanmadığı gibi faktörler, bizi dünyaya güvenle veya sürekli bir endişe ile bakmaya itebilir. Eğer çocukken duygusal ihtiyaçlarımız karşılanmazsa veya sevgiyi koşullu hissedersek, kaygılı bağlanma şeklimiz bu tohumlarla beslenir.
Bu erken dönemdeki tecrübelerimiz, yetişkinlikteki ilişkilerimize de sızar. Kaygılı bağlandığımızda, sevdiklerimizin dikkatini ve onayını kazanmak için kendimizi aşırı yorabiliriz. Bu, yetişkin ilişkilerimizde sürekli bir onay arayışına, ayrılık korkusuna ve partnerimize karşı yoğun bir bağımlılığa yol açabilir. Ne yazık ki, bu durum, hem bireyin hem de partnerinin duygusal olarak tükenmesine sebep olabilir.
Böylesine bir kaygı döngüsünden çıkmak için, öncelikle kaygılı bağlanmanın kökenlerini ve bunun ilişkilerimiz üzerindeki etkisini anlamak önemli. Ancak bu şekilde, ilişkilerimizi daha sağlam bir zeminde inşa edebiliriz.
Fakat, ilişkiler ve iç dünyamız arasındaki bu karmaşık dans sadece bağlanma şekillerimizle sınırlı değil. Nesne sürekliliği kavramı, çocukluk döneminde objelerin var olup olmadığının, gözden kaybolunca bile devam edip etmediğinin anlaşılmasıyla ilgilidir. Bu, güvenli bir bağlanma geliştiren çocuklarda, sevdikleri kişilerin yokluğunda bile, bu kişilere duydukları güvenin ve bağın sürekliliğini sağlayabilir. Ancak, kaygılı bağlanan bireyler için, sevdikleri kişilerin fiziksel olarak yanlarında olmaması, bu bağın ve güvenin sorgulanmasına yol açabilir. Bu, yetişkin ilişkilerinde sürekli güvensizlik ve partnerin niyetlerini sorgulama davranışlarına dönüşebilir.
Bu nedenle, kaygıyla mücadelede ve daha sağlıklı ilişkiler kurmada, nesne sürekliliği kavramının anlaşılması ve içselleştirilmesi büyük önem taşır. Bireylerin, sevdikleri kişilerle kurdukları güven bağının, fiziksel varlıklarından bağımsız olarak devam edebileceğini fark etmeleri, ilişkilerdeki güvensizlik duygularını hafifletebilir.
Sonuç olarak, kendimizi, kaygılarımızla birlikte kabul ederek ve onları anlamaya çalışarak, daha sağlıklı, daha mutlu ve daha özgün ilişkiler kurma yolunda önemli bir adım atabiliriz. Bu süreçte, kaygıyı bir düşman olarak değil, hayatımızın bir parçası olarak görüp, onunla barışık bir şekilde yaşamayı öğrenmek, en önemli derslerden biridir. Kendimizi olduğumuz gibi sevmek ve kabul etmek, kaygılarımızla mücadelede bize güç verir.
Kaygı, zihnimizin ve kalbimizin derinliklerinde dolaşan bir misafir gibi, yaşamımızın her alanına, ilişkilerimizden kendimize bakış açımıza kadar sızabilir. Peki, bu derin gölgeyi nasıl aydınlığa çevirebiliriz? İlk adım, kaygının kökenlerini anlamak ve bu duygunun ilişkilerimiz üzerindeki etkilerini gözlemlemektir.
Kaygının İlişkiler Üzerindeki Etkisi
Kaygı, ilişkilerimizde bir sis perdesi gibi görüşümüzü kapatabilir, sevdiklerimize güvenmekte zorlanmamıza neden olabilir. Bu, sosyal ilişkilerimizde de benzer bir etki yaratır; ya herkesin beğenisini kazanmaya çalışırız ya da kendimizi geri çekeriz. Ancak, kendimizi olduğumuz gibi kabul ederek, kendi iç sesimizi dinleyerek bu döngüyü kırabiliriz.
Kaygı ve Nesne Sürekliliği
Kaygılı bağlanma, çocukluktan itibaren, sevgi ve güvenin koşullu olduğunu hissettiğimizde başlar. Yetişkin ilişkilerimizde bu, sürekli onay arayışı ve aşırı bağımlılık olarak kendini gösterir. Ancak, nesne sürekliliği kavramını anlamak, sevdiklerimizle kurduğumuz bağın, fiziksel varlıklarından bağımsız olarak devam edebileceğini fark etmemizi sağlar. Bu, ilişkilerdeki güvensizlik hissini hafifletebilir.
Sağlıklı İlişkiler ve Kendi Kendine Yardım
Sağlıklı sınırlar belirlemek, kaygılı anlarımızda bile ilişkilerimizi korumanın anahtarıdır. Güvendiğimiz kişilerle sağlam, destekleyici ve empatik ilişkiler kurarak güvenli bir bağlanma modeline geçiş yapabiliriz. Duygularınızla yüzleşmekten korkmadan duygularınıza yönelin üzerine düşünün sorgulayın
Cesaretle Yaşamak
Kaygılarımızla yüzleşmek, bizi istediğimiz hayatı cesurca yaşama özgürlüğüne kavuşturabilir. Hayallerimizin peşinden gitmek, yeni deneyimlere açık olmak için kendimizi tanımak, kabul etmek ve destekleyici ilişkilere sahip olmak gerekir.
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi,'' Kaygılar, hayatımızın bir parçası olabilir, ancak onlarla başa çıkma kapasitemizi geliştirerek, güvenli bağlanma modelleri oluşturarak ve cesaretimizi pekiştirerek, hayallerimizden alıkoymalarına izin vermemeliyiz. Bu süreç, kendimizi olduğumuz gibi sevmek ve kabul etmekle başlar; çünkü bu, daha sağlıklı, mutlu ve içten bir yaşama doğru en önemli adımdır. Bu yolculukta, kaygıyı bir düşman olarak değil, hayatımızın bir parçası olarak kabul ederek, onunla barışık bir şekilde yaşamayı öğrenmek, bize gerçek özgürlüğün kapılarını aralar.'' dedi.
- Sessiz katil hipertansiyonBu belirtiler ihmale gelmez...16 Mayıs 2024 Perşembe 13:02YAŞAM
- Sabahları yorgun kalkıyorsanız dikkatUyku apnesi erken yaşta kalp krizine neden oluyor!...16 Mayıs 2024 Perşembe 11:43YAŞAM
- Karaciğer yağlanmasına dikkatKaraciğer hayati organlarımızdan biri olup birçok işlevi vardır...16 Mayıs 2024 Perşembe 11:21YAŞAM
- Tansiyonu kontrol etmek mümkün mü?Tansiyonu kontrol altına almak için 6 “doğal” öneri...16 Mayıs 2024 Perşembe 11:01YAŞAM
- Bahar alerjisi astıma dönüşebilirÜlkemizde her 10 kişiden 2’sinde görülüyor!...16 Mayıs 2024 Perşembe 09:43YAŞAM
- Hipertansiyon gençlerde hızla artıyorHipertansiyonunu görülme yaşı 20'ye indi...15 Mayıs 2024 Çarşamba 13:07YAŞAM
- Neden çabuk sinirleniriz?Sinirimiz nasıl geçer?...15 Mayıs 2024 Çarşamba 10:58YAŞAM
- Doğum sonrası depresyon belirtileriUzmanından önemli bilgiler...15 Mayıs 2024 Çarşamba 10:53YAŞAM
- Çocuklarda dental anksiyete artıyorDiş hekimi fobisi kalıcı travmaya sebep olabilir…15 Mayıs 2024 Çarşamba 10:36YAŞAM
- Tuvalette uzun oturmak hasta ediyorHareketsiz yaşam tarzı olanlar hemoroid tehlikesiyle karşı karşıya!...14 Mayıs 2024 Salı 13:02YAŞAM
- Hamilelere yüksek şeker uyarısı100 gebeden 10’nda yüksek şekerle karşı karşıya kalınıyor...14 Mayıs 2024 Salı 12:10YAŞAM
- Kalp krizinde bu hataları yapmayın!Sigara kalp krizi riskini 3 kat artırıyor!...14 Mayıs 2024 Salı 11:01YAŞAM
- Ayak bileğinde kıkırdak şikayetleri arttıDikkat! Bu hastalık gençlerde de yaygınlaşıyor!...14 Mayıs 2024 Salı 09:33YAŞAM
- Mayıs ayının 6 süper besiniMayıs ayında tüketilmesi gereken besinlerden bazıları şunlar...14 Mayıs 2024 Salı 09:02YAŞAM
- Kedinizde bu belirtilere dikkatSık sık su içen kediniz böbrek rahatsızlığından muzdarip olabilir...14 Mayıs 2024 Salı 08:29YAŞAM
- Meme Kanserinde mucizevi önlemMeme Kanseri ciddi bir sağlık sorunudur ve önemi oldukça büyüktür...13 Mayıs 2024 Pazartesi 11:56YAŞAM
- Kas kaybına uğramadan incelmenin ipuçlarıKilo vermek isteyenler ‘Yo-yo sendromu’na dikkat!...13 Mayıs 2024 Pazartesi 11:47YAŞAM
- Öfkenizi kontrol altına alınÖfke, herkesin zaman zaman hissettiği doğal bir duygu...13 Mayıs 2024 Pazartesi 11:39YAŞAM
- Türk Eğitim Vakfı 57 yaşındaTürk Eğitim Vakfı 57. Yılını TEV Türkiye Virtüözleri Oda Orkestrası Konseri ile Kutladı11 Mayıs 2024 Cumartesi 11:33YAŞAM
- Migreni tetikleyen faktörlerTipik migren baş ağrısı özellikleri nelerdir?...11 Mayıs 2024 Cumartesi 11:29YAŞAM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2015 Bursa Bakış
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.