22 Kasım 2024
  • Bursa11°C
  • İstanbul12°C
  • Ankara15°C

'İHANET ETMEYEN TEK LİDER BENİM'

Kılıçdaroğlu,'"Yenikapı ruhuna ihanet etmeyen tek lider benim." dedi

'İhanet etmeyen tek lider benim'

08 Ocak 2017 Pazar 14:30

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 'Yenikapı ruhu ne oldu?' diye soranlara yanıt vererek, "Yenikapı'da saydığım 12 maddenin yine arkasındayım.Yenikapı ruhuna ihanet etmeyen tek lider benim. Yenikapı ruhunu savunan sonuna kadar savunan tek lider benim. Diğerleri hamaset yaptı. İlk yaptıkları iş, bu topluma ihanet etmek oldu. Kendi partilerinin mutfağında dayatmacı anlayışla anayasa taslağı hazırladılar” dedi.
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında konuştu. Anayasaların toplumsal uzlaşma belgesi olarak kabul edildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır, diyebilmelidir. Bunu yaptığımız zaman, anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi olarak kabul ettiğimiz zaman bu ülkede huzurun temellerini atmış oluruz. Milli egemenliğin saraydan alınıp, halka verilmesinin temelinde de anayasalar yatar. Vatandaşlar hiç kimsenin kulu ve kölesi değildir. Anayasaya göre vatandaşlar, her ülkenin vatandaşı kendi ülkesinin özgür ve eşit yurttaşıdır. Anayasalar hakları güvence altına alır" diye konuştu.
 
 
Yargının siyasi otoritenin emrine verilmesinin adalet kavramının yıpranmasına yol açacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Hakların güvence altına alınması, güçler ayrılığı ilkesinin varlığına bağlıdır. Bağımsız yargıya, yürütmeye ve yasama organına bağlıdır. Daha ileri demokrasilerde medya da dördüncü güç olarak milli iradeyi temsil eder. Eğer siz güçleri bir kişinin elinde toplarsanız vatandaş, hak arayamaz noktaya gelebilir. Eğer yargıyı siyasi otoritenin emrine verirseniz siyasi otoritenin yaptığı işlemleri denetleyecek organ bulamazsınız; çünkü yargı siyasi otoritenin emrinde olmuş olur. Bu aynı zamanda adalet dediğimiz kavramın yıpranmasına yol açar. Adalet, mülkün yani devletin temeliyse bunun temelinde de bağımsız, tarafsız yargı yatar. Aksi halde devlet dediğimiz kurum, çökmüş olur. Bugün geldiğimiz nokta da maalesef budur" dedi.
 
 
'Yenikapı ruhu'nu hatırlatanlara yanıt veren CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Açık ve net söylüyorum. Yenikapı'da saydığım 12 maddenin yine arkasındayım. Yenikapı ruhuna ihanet etmeyen tek lider benim. Yenikapı ruhunu savunan sonuna kadar savunan tek lider benim. Diğerleri çıktılar, hamaset yaptılar. İlk yaptıkları iş, bu topluma ihanet etmek oldu. Kendi partilerinin mutfağında dayatmacı anlayışla anayasa taslağı hazırladılar. Oysa biz toplumsal uzlaşmadan, birlikten, beraberlikten söz ettik. Adliyeye, camiye siyaseti soktular. Kışlayı tamamen siyasetin emrine verdiler"
 
 
Yayımlanan 3 yeni Kanun Hükmünde Kararname'yi (KHK) eleştiren Kılıçdaroğlu, "Metehan'dan bu yana gelen emir komuta zinciri alt üst edildi. Kendisine 'Biz Türk milliyetçisiyiz' diyen her vatandaşımın oturup, düşünmesi lazım. Metehan'dan bu yana gelen emir komuta zinciri, bir KHK ile alt üst ediliyorsa ben onların milliyetçiliğini sorgularım. Dünyada hangi demokraside, bir partinin genel başkanı Anayasa Mahkemesi'ne 12 üye atıyor. HSYK'nın yarısından fazlasına atama yapma yetkisine sahip. Bu ne demektir? Adliyenin, yargının siyasallaştırılması demektir. Bu yargıya duyulan güveni dinamitlemek demektir. Getirilen değişikliğin, önerilen teklifin ne kadar vahim sonuçlar doğuracağının henüz büyük kitleler farkında değil. Bunları anlatmak bizim görevimizdir" diye konuştu.
 
 
Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek anayasa değişiklik teklifine ilişkin eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti; demokrasi, özgürlükler konusunda ağır bedeller ödemiş bir devlettir. Hem bedel ödeyeceksiniz hem el kaldırıp indirmeyle demokrasiyi 1789'un sonuna, Ortaçağ'ın karanlığına götüreceksiniz. Buna izin vermeyeceğiz. Eğer bu anayasa geçerse Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletine dönüşecektir. Hangi parti iktidardaysa devlet ona göre şekillenecektir. Yeni gelecek genel başkan bütün bakanlıkları bir gecede kapatabilecektir, yeni bakanlıklar açabilecektir. Bütün vilayetleri kapatıp, yeni vilayetler inşa edebilecektir. Burası Patagonya mı arkadaşlar? AB'ye üye olmak için sıradayız. NATO üyesiyiz. Yönümüzü uygar dünyaya çevirmişiz. Nasıl Ortaçağ karanlığına bizi sürükleyecekler? Sürüklemek istiyorlar" dedi.
 
 
Olağanüstü hal (OHAL) kararıyla 20 Temmuz 2016 tarihinde gerçek darbenin yapıldığını ileri süren CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Devletin bütün kurumlarını teslim ettiler. Niye paralel devlet diyorlar? İkinci paralel devleti kim oluşturdu? CHP mi oluşturdu? Kim yaptı bunları? İktidarda kimler vardı? 15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra 20 Temmuz'da gerçek darbe yapıldı. 20 Temmuz'u hiç kimsenin unutmaması lazım. Parlamentodan OHAL yetkisinin alındığı tarihtir. Şimdi 20 Temmuz darbecileri fiili durumu, anayasal zemine çekmek istiyorlar. Bunun için anayasa değişikliğini parlamentonun önüne getirdiler. Yani demokratik parlamenter rejimi totaliter bir rejime dönüştürmek istiyorlar. Güçler ayrılığı ilkesini kaldırıp, vatandaşın hak arama güvencesini sonlandırmak istiyorlar. 15 yıldır hangi kanunu istediniz de parlamentodan çıkaramadınız? İstediğiniz kanunu çıkarıyorsunuz o zaman rejimi niçin değiştiriyorsunuz? Bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hangi sorununu çözecek? İstediğin kanunu çıkarıyorsun, parlamentoyu istediğin saatte çalıştırıyorsun, milletvekillerine her emri veriyorsun ve koşulsuz onlar sana uyuyor. Hangi gerekçeyle siz bu anayasa değişiklik teklifini parlamentoya getiriyorsunuz. Türkiye bir Ortaçağ karanlığına sürüklenmek isteniyor. Her türlü hukuksuzluk milli irade kisvesiyle meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Seçimlerde halk, kendisine ait egemenliği devretmez. Egemenlik tasarrufunun kim tarafından kullanılacağını belirler. Milletin tercihi esastır; ancak bu tercih koşulsuz değildir"
 
 
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Sadece anayasada açıkça tanımlanan yetkileri kullanma hakkına sahip bir cumhurbaşkanı, milletten aldığı yetkiyi, milletin haklarını ve anayasayı ihlal etmek için kullanamaz. Hiç kimse seçilmiş olmayı mutlak ve sınırsız bir egemenlik olarak düşünmemelidir. Parlamenter demokratik sistemde TBMM, cumhurbaşkanının arka bahçesi değildir ve olamaz. Türkiye, tek başına bir otokratın ve onun etrafında kümelenmiş küçük otokratların tahakkümüne mahkum edilemeyecek kadar büyük bir ülkedir. Siyaset, milletin birliğini temsil etmesi gereken bir makam tarafından bunun tam aksine kendinden olmayan herkesi düşmanlaştırma yoluyla ve milleti bölerek, icra edilmektedir. Bugün tarihi bir sorumluluğumuz vardır. Türkiye'yi bir totaliter zihniyete asla teslim etmeyeceğiz"
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gündem