ADANA (CİHAN)- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana milletvekili adayı Müzeyyen Şevkin, 9 ayda 204 kadının kocaları ya da akrabaları tarafından öldürüldüğünü söyledi. Bu sayının geçen bir yıldaki kadın cinayeti sayısından fazla olduğuna dikkati çeken Şevkin, toplumun kadın cinayetlerini kanıksar hale geldiğini ve şiddetin her türlüsüne duyarsızlaştırıldığını ifade etti. Şevkin, “Kadın cinayetleri adeta kadermiş gibi algılatılmaya çalışılmaktadır. Ancak kadın cinayetleri bir insanlık suçudur.” dedi.

CHP milletvekili adayı Müzeyyen Şevkin, kadın cinayetlerindeki artışın ürkütücü boyutlara geldiğini ancak, bu konuda yetkililerin hiçbir şey yapmadığını, toplumun da adeta hissizleştirildiğini vurguladı. Toplumda Özgecan Aslan vahşetinin ardından kadın cinayetlerinin önlenmesi konusunda önemli bir beklentinin oluştuğuna işaret eden Şevkin, “Şiddete maruz kalan kadınlar hakkında devletin her türlü önlemi almasını öngören ‘Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmesine rağmen gerek İstanbul Sözleşmesi, gerekse Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, kadın cinayetlerinde ve kadına uygulanan şiddete engel olmuyor. Uygulamada yaşanan sıkıntılar nedeniyle şiddetin hızı kesilemiyor.” diye konuştu.

KANUNLAR ŞİDDETİ ÖNLEMEDE YETERLİ DEĞİL

Şiddetin önlenmesi için kanunların yeterli olmadığının ortaya çıktığını belirten Şevkin, yetkililere “Nüfusumuzun yarısını oluşturan anamız bacımız yârimiz olan kadınlar neden öldürülüyor?” sorusunu yöneltti. Toplumun büyük bir kesiminde kadının cinsel bir meta olarak görüldüğünü, taciz ve tecavüz olaylarında kadının tahrik eden tarafta olduğu düşündürülerek durumun meşrulaştırılmaya çalışıldığını dile getiren Şevkin, şöyle devam etti: “Tecavüze uğrasa dahi kadının kürtaj yaptırmaması gerektiği öneriliyor. Toplumun önünde olan ve örnek olması gereken politik kimliklerce kadının evinde oturup 3 çocuk doğurup börek pişirmesi yönünde rol biçiliyor. Üretimden uzaklaştırılmak istenen kadın evinde oturup çocuk baksın isteniyor. Ekonomik açmazlar, geçim sıkıntıları, mahalle baskıları gibi zaten pek çok bunalımı bir arada yaşayan toplumumuzda fiziki olarak zayıf görülen kadına şiddet artıyor ve cinayete uzanan boyutlara varıyor. Kadını ötekileştirmekten onu bir adım arkamızda korunması kollanması gereken bir varlık olarak görmekten bir an önce vazgeçilmesi gerek. Her kadın bedenini, namusunu, kimliğini, kişiliğini kendisi için taşıyor; babası ağabeyi veya erkek akrabaları için değil!”
CİHAN