05 Kasım 2024
  • Bursa12°C
  • İstanbul10°C
  • Ankara10°C

YALNIZ DEĞİLSİNİZ

konser öncesinde konuştuk.

Yalnız değilsiniz

Sahnede Halit Ergenç ile bir şarkılık düet yapacak Lara Fabian’ı bugün izleyenler arasında çok sayıda ünlü yer alacak. Konser bugün ZORLU PSM’de 20:30’da. 

Türkiye deyince aklınıza ne geliyor?
-Türkiye iyi bildiğim ve giderek daha da iyi tanıdığım bir ülke... Gençliğimde, Çeşme festivaline katılarak ilk kez profesyonel olarak sahnede şarkı söylediğim ülke... Bunu unutamam. Türkiye benim için her anlamda ‘canlı’ bir ülke. Güzelliği ve çelişkileri ile canlı bir ülke... Kargaşalı bir coğrafyada hüzün ve sevgiyi bir arada yaşayan huzuru arayan insanların ülkesi.

İstanbul’u seviyor musunuz?
-İstanbul’u sevmemek mümkün mü? Ben Akdeniz kökenliyim, annem Sicilyalı. Dolayısıyla sesleri, renkleri, kokuları ile benim çocukluk anılarımı anımsatan bir şehir. Tezatlıklar şehri. Öyle yıldızlı sosyetik restoranlarla ilgili değilim, güzel bir balık yiyebileceğim sakin, sade, küçük restoranları seviyorum.




Çok küçük yaştan itibaren müzik eğitimi almışsınız... Eğitim almasaydınız ne değişirdi?
-Ben bu yaşımda bile hemen her gün şan dersi alıyorum. Dünyanın neresinde olursam olayım, ses hocamla bilgisayardan internet üzerinden bağlanıp bir-iki saat ses çalışması yapıyorum. Diğer taraftan küçük yaştan beri şarkı söyleyeceğimi de biliyordum. Hatta beş yaşındayken babamla arabadayken, radyoda çalan bir klasik aryayı aynen söylemeye başladığımda babam şaşkınlıkla arabayı kenara çekip “Sen ne yapıyorsun” demiş, ben de “Ben şarkıcıyım” diye cevap vermiştim.

Gençken, çocuk suçları konusunda da uzmanlaşmak istemişsiniz ama...
-Evet, çünkü haksızlığa dayanamıyorum. Ve savunmasız olan insanları savunmak konusunda içgüdüsel bir tepkim var. Şarkı söylemeseydim bu alanda çalışan bir avukat olurdum. Ama çocuk tacizine ve şiddetine karşı hassasiyetim ve tepkim bir anne olarak aynen devam ediyor.


Dünyaca ünlü bir şarkıcı olmanızı en çok neye bağlıyorsunuz? Tutku, azim, inat?
-Bunun bir formülü yok. İnat etmeden çok çalışmanız lazım. Bence sevgi inattan daha önemli. Yaptığınız işi sevecek, karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendireceksiniz. Gerisi, hesaplanan bir şey değil.

1991’de müzik yapmak için, iki bavul ve cebinde bin dolar ile Montreal’e giden kız ne kadar değişti?
-Hem çok değişti hem de aynı kaldı. Birçok şey öğrendi. Bütün insanlar gibi, zor günler de geçirdi, fevkalade mutlu anlar da yaşadı. Ama en büyük değişiklik derseniz, o kız, bir anne oldu. Bir de âşık olduğu bir kocası, küçük bir ailesi.


Hâlâ çok genç ve enerjik görünüyorsunuz, yaşlanmadığınız ortada, yaş almakla aranız nasıl?
-Böyle bir sorunum hiç yok, cilt bakımına karşı değilim. Güneşte fazla durmam ama yüzümdeki her bir kırışıklık yaşadıklarımızın tatlı acı anısıdır. Bunları silmeye mecbur değiliz.

Türkiye karanlık günlerden geçiyor. Bu gibi durumlarda müziğin birleştirici ve sakinleştirici gücüne inanırım. Siz neler söyleyeceksiniz?
-İlk haber aldığımda aklıma ilk gelen “Neden” oldu. Her şeyden önce başta sevdiklerini kaybeden ailelere, Ankara’ya bütün Türkiye’ye başsağlığı dilerim.
Bu katliam, sadece bir milleti değil, bütün insanlığı hedef alıyor. Bu vahşetten sonra bir ara, Türkiye’de nasıl şarkı söyleyeceğim diye aklımdan geçti, ekibimde yer alan Türk asıllı arkadaşımla da konuyu konuştuk, böyle bir dönemde Türkiye’yi yalnız bırakmamak ve “Kalbimizle, mutlu günlerinizde olduğu kadar, acınızda da beraberiz” demek istedim. “Yalnız değilsiniz. Birlikteyiz” demek istedim. Benim yapmayı bildiğim şey, şarkı söylemek. Müziğimle bu ülkenin barış ve huzur isteyen güzel insanlarına “Acınızda yalnız değilsiniz, birlikteyiz, beraberiz” diye haykırmak istedim.

CECELİ İLE TEMASTAYIZ



Geçmişte Türk pop şarkıcısı Mustafa Ceceli ile bir düet yaptık. Sonuçtan çok mutluyum. Mustafa ile her gün konuştuğumuzu söylersem yalan olur ama daha önce düet yaptığım Phil Collins, Laura Pausini, Michael Bolton, Josh Groban, Nana Mouskouri ve birçok başka sanatçı gibi Mustafa ile de birbirimize telefon numaralarımızı verdik ve temasımızı sürdürüyoruz.

LARA’DAN MESAJ VAR: TUZAĞA DÜŞMEYELİM


Ben Türkiye’yi çok seviyorum ama benden Boğaz, baklava, kebap lafları beklemeyin. Söyleyeceğim şu; müziğime kulak verin, kalbinizi sunduğum duygulara açtığınız için teşekkür ederim, İnsanlık olarak zor günler yaşıyoruz. Birlikte olalım, kalbimize kin duygularının yerleşmesine izin vermeyelim. Bu tuzağa düşmeyelim. Benim müziğimin anlamı bu. Bu akşam konserde bu duyguları müziğimle seslendireceğim. Umarım tüm İstanbul’da çınlar ve bütün ülkeye hatta daha da öteye yayılır. Tüm Türkiye’ye huzur diliyorum.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Magazin