25 Kasım 2024
  • Bursa2°C
  • İstanbul6°C
  • Ankara-1°C

VELİ AĞBABA, BURSA'DA

umhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba CHP Bursa İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi

Veli Ağbaba, Bursa'da

22 Eylül 2016 Perşembe 22:04

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba CHP Bursa İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi. Yoğun katılımın gerçekleştiği toplantıda önemli açıklamalarda bulunan Ağbaba; "12 Eylül 2010'da evet oylarının HSYK'nın yapısını değiştirdiğini ve bu durumun da 15 Temmuz'un zeminini hazırladığını söyleyerek, "O dönemde bu duruma karşı çıkan sadece CHP'ydi" dedi.
 
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba CHP Bursa İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi ve gündemi değerlendirdi. Basın toplantısına CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir, Milletvekilleri Erkan Aydın, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, eski Bursa milletvekili İlhan Demiröz, İlçe Başkanları, İl yönetimi ve çok sayıda partili katıldı. Ağbaba'nın Bursa'ya gelmesinden dolayı duyduğu mutluluğunu dile getirerek sözlerine başlayan CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir; "Sayın Genel Başkan Yardımcımız Veli Ağbaba Emek Bürosu oluşturma çalışmaları çerçevesinde burada. Dolayısıyla iki gün boyunca hem hemşeri dernekleriyle hem inanç gruplarıyla, hem emek hareketleriyle hem de akademik odalarla ve de partimizin çeşitli mahalle örgütleriyle görüşeceğiz. Bunun sonucunda umuyoruz ki Emek Bürosu'nun da çalışmalarını sonuçlandırmış olacağız" dedi. Özdemir, 15 Temmuz sürecine değinerek birçok sıkıntının yaşandığını belirterek; "Bursa'da da bu sıkıntılar bitmiyor. Gün boyunca yüzlerce insanımız yine kendi mağduriyetlerinin giderilmesi açısından partimize başvurmaya devam ediyor. Biz de mümkün olduğunca bunu hem genel merkez düzeyinde hem de yerel düzeyde mağduriyetleri en aza indirebilmek için çalışmalarımızı hızla sürdürmekteyiz. Ama doğrusu bu süreçte hükümetin uyguladığı politikalar FETÖ'yü temizlemekten daha çok onunla birlikte birçok muhalif kanadı da temizlemek gibi bir görüntü sergiliyor ve çok fazla insanın mağdur olmasına neden oluyor. Dolayısıyla buradan bir kez daha AKP yöneticilerini, Bursa Valiliği'ni uyarmakta yarar örüyorum. O insanların mağduriyetlerini sonra 'suçsuzsunuz' deseniz bile geri almanız çok zor. İnsanları işlerinden, aşlarından etmek, onların çocuklarını, okullarda açılmışken yalnızlaştırmak vicdanlı bir durum değildir. Yine bu OHAL süreci bir an evvel sona erdirilmelidir ve hukuki süreçler, hukuki yargılamalar başlayarak, bu işlerin üstüne gitmek lazım. Unutmasınlar ki; Hukuk bir gün herkese lazım oluyor. Kendilerine de lazım olacak" açıklamasında bulundu.
 
ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURACAĞIZ
 
CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir'in ardından görüşlerini bildiren Veli Ağbaba; "Türkiye'nin 4. büyük kentinde bulunmaktan onur duyduğumu belirtmek istiyorum" diyerek sözlerine başladı. Bursa'nın bütün özellikleriyle Türkiye'yi yansıtan bir kent olduğunu söyleyen Ağbaba; "Ve birçok yönüyle Türkiye'yi geçmiş bir kentimiz. Burada bir Emek Bürosu kurarak, emeğin de var olduğunu belirteceğiz. Emek Bürosu deyince aklınıza sadece örgütlü kesimler, sendikalar, memurlar, işçiler gelmesin. Aslında emek bürosunun amacı, örgütsüzleri örgütlemek. Son dönemde ortaya çıkan plaza çalışanı gibi beyaz yakalılar gibi, çağrı merkezinde çalışanlar gibi çalışamayanlar gibi birçok kesimi örgütleyerek onların da dertlerine çare olmaya çalışacağız Bursa'da. Umarız bunu başarırız ve çare oluruz. Türkiye'de ilk emek bürosu kuruluşu Bursa'da gerçekleşir ve Bursa'nın emek hareketine, emek gündemine katkı sağlar" dedi. Yarın OHAL döneminde ilan edilen kanun hükmünde kararnamelere yönelik ilk Anayasa Mahkemesi başvurusunu yapacaklarını sözlerine ekleyen Veli Ağbaba; "Olağanüstü hal ilan edilmesine karşı çıkarken parlamentoda bir şey söylemiştik. Demiştik ki bu parlamentoda demokrasiyi savunacak bir parti lazım. Biz her zaman demokrasiyi, hukuku, herkes için hukuku savunduk. Sadece kendimiz için değil, hafızalarınızı tazelediğiniz zaman geçmişte hukukun katledildiği cinayetlerin işlendiği dönemde tek başına Cumhuriyet Halk Partisi, bu siyasi anlayış hukuku savunmuştur. Hatırlayın herkesin cezaevine atıldığı, darbeci diye ilan edildiği birilerinin savcı olduğu dönemde bu siyasi hareket övünerek söyleyebiliriz ki, Balyoz 'un, Ergenekon'un, Askeri Casusluk'un, Oda TV'nin birçok siyasi davanın kumpas olduğunu otaya koydu ve o zamanda her şeye rağmen hukuku avundu. Bundan sonra da hukuku savunmaya devam edeceğiz. Bunun örnekleri çok. SHP döneminde genel başkanımız Erdal İnönü, 1990 yılında iki ayrı başvuruda Anayasa Mahkemesi'ne OHAL döneminde KHK'ların OHAL dönemi dışına taşılamayacağı nedeniyle başvuru yapmış ve kabul edilmişti. Maalesef bu dönemde çıkan KHK'ların tamamı OHAL dönemini aşıyor" ifadesini kullandı.
 
MHP AKP'NİN YEDEK PARTİSİ OLMA DERDİNDE Mİ?
 
"Şunu da belirtmek gerekiyor; biz hukuk dışına çıkılmasın, hukukun üstünlüğü ilkesi ayaklar altına alınmasın diye uğraşıyoruz" diyen Veli Ağbaba; "Karşımıza MHP sözcüleri çıkıyor, neymiş Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmazmış. Anayasa Mahkemesi kararlarını bilmeden konuşamayacaklarına göre, bunun tek bir izahatı var arkadaşlar. Malum Cumhurbaşkanı New York'ta yedek vekillik diye bir şey ortaya attı. MHP'liler de AKP'nin yedek partisi olabilir miyiz derdinde herhalde. AKP FETÖ'cü vekilleri ayıklar da iktidar olma çoğunluğunu yitirirse, AKP'nin koalisyon ortağı olur muyuz diye şimdiden Ana muhalefet partisine saldırmaktadırlar. Dünyanın hiçbir yerinde muhalefete muhalefet edilerek muhalefet yapılmaz. MHP geçmiş dönemde olduğu gibi, açıkça ilan etmişti; bu dönemde AKP'nin Recep Tayyip Erdoğan'ın güdümüne girmiş durumda" yorumunda bulundu. OHAL'in mutlaka sonlanması gerektiğini açıklayan Ağababa; "Cumhurbaşkanı OHAL sürecinin uzatılacağını söylüyor. Bu meclis iradesine darbedir. Hep birlikte izledik, darbeye bütün siyasi partiler, meclis direndi. Meclis direnmeseydi sonuç çok daha farklı olurdu. O nedenle Meclis'in iradesi yok sayılarak kanun hükmünde kararnamelerle ülke yönetilmeye çalışılıyor. Düşünün 15 Temmuz akşamı darbe gerçekleşmiş olsaydı darbeciler ne yapacaktı? Darbeciler de aynı şeyi yapacaktı, darbecilerde kanun hükmünde kararnameyle Türkiye'yi yönetecekti" dedi. Eğer FETÖ ile darbeyle mücadele edilecekse her türlü kanuna destek vereceklerini söylediklerini belirten Veli Ağbaba; "Ancak onların derdi farklı. Biz FETÖ ile mücadele etmeyin demiyoruz. Sonu kime dayanırsa dayansın. Sonu hangi siyasetçiye dayanırsa dayansın mücadele edin diyoruz. Polisi ayıklıyorum, yargıda, öğretmende, işadamında ayıklıyorum diyorsun. Gitmediğin hiçbir kurum yok. İşçisine, memuruna, işsizine herkesten FETÖ'yü ayıklıyorum diyorsun. Dokunmadık tek bir yer var. Siyaset kurumuna dokunmadınız. Darbeyle ilişkili kurumları, sendikayı kapatıyorsun, darbeye destek verdi diye bazı kurumların kapısına kilit vuruyorsun. Onlar da biliyor ki bu işin siyaset ayağına dokunamazlar. Dokunurlarsa ilk kapatılacak kurum herkes bilsin ki AKP'dir. AKP'de bu örgütle kol kola girmeyen, temas etmeyen bir tek kimse yoktur" açıklamasında bulundu.
 
FETÖ İLK OKULLARDA, EĞİTİM ALANLARINDA GÜÇLENDİ
 
"Meclise mutlaka bir mağduriyet komisyonu kurulmasını önereceğiz" diyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba; "4 siyasi parti mağdurları incelesin. 10 yıl önce öğretmenin çocuğu malum dershaneye gitti diye, öğretmen işten atılıyor, polis ev kirasını Bank Asya'ya yatırdı diye işten atılıyor, çocuğu lojmandan atılıyor. Garibanın selam bile verse işten atıyor, ama iş kendi içine gelince dokunmuyor. Garibanın ailesini yok ediyor, garibana sağlık hizmeti vermiyor, garibanın her türlü hakkını elinden alıyor. Bu savaş hukukunda bile yok. Savaşta bile eşler ve çocuklar cezalandırılmaz. Şu anda bu insanların eşleri, kundaktaki bebekleri cezalandırılıyor. Bunların maalesef vicdanları kör olmuş. Garibana bunları yapıyorlar. Bu darbe girişiminin en önemli 4-5 komutanından biri olan Mehmet Dişli'nin kardeşi halen AKP'de Genel Başkan Yardımcılığı yapmaya devam ediyor. Bu örgüte finansal destek verdiği iddia edilen birinin kayınpederi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmaya devam ediyor. Milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, belediye başkanları, Bursa dahil FETÖ ile ilişkili olmayan bir tek kimse yok. İşadamlarını temizliyorsun, hekimlerden temizleme iddian var. Cesaretin varsa burada hodri meydan diyoruz, kimin içinde FETÖ'cü varsa hepsini temizleyelim. Ama bunları temizlemeye güçleri yetmez. Mutlaka bu siyasi ayak ortaya çıkarılmalı, darbenin arkasındaki güç mutlaka belirlenmeli. FETÖ'ye karşı mücadele diye başlandı, şimdi kendine muhalif olan herkesi yok etmeye çalışıyor. Geçen günlerde 11 bin 500'e yakın öğretmeni açığa aldılar. Şunu açıkça belirtmemiz lazım. FETÖ ilk nerede güçlendi, örgütlendi? Okullarda ve eğitim alanlarında. Eğer AKP gerçekten bu örgütle mücadele verecekse tam bu gücün karşısındaki güce destek vermelidir. Yıllarca FETÖ'ye, cemaat okullarına karşı mücadele veren kimlerdir? Sol sendikalardır, Eğitim-Sen'dir. Eğer darbeciler bu kadar güçlenip, meclisin üzerine bomba atmışlarsa, herkes bilsin ki bu bombayı atanlar o eğitim kurumlarında o dershanelerde yetişenlerdir. Bu nedenle darbeyle mücadele edeceksen geleceksin Eğitim-Sen ile kol kola vereceksin. Bu kabul edilemez. Eğitim-Sen'e yapılan operasyon kabul edilemez. Eğer terörle kimin işbirliği varsa al kulağından dışarı at. Şimdiye kadar sesin çıkmamış, darbeyi fırsata çevirerek öğretmenleri meslekten atmaya çalışıyorsun.
 
BİZ O DÖNEMDE KARŞI ÇIKMIŞTIK
 
Veli Ağbaba sözlerine şöyle devam etti: "FETÖ'nün yine en çok örgütlü olduğu alanlardan birisi de emniyet teşkilatı diyorlar. Polise, anayasal hakkı olan ve bütün dünyada evrensel bir hak olan örgütlenme hakkını vermezsen polis de başka yerde örgütlenir. Cemaatte örgütlenir. Polise örgütlenme hakkını vermiyor ama polise örtünme hakkını veriyor. Bu tamamen bir manipülasyon, tamamen kendi karanlık defterlerini gizlemeye yönelik bir hareket diye düşünüyoruz.15 Temmuz'la hesaplaşabilmek için 15 Temmuz darbe akşamına nasıl geldiğimizi iyi anlamamız gerekiyor. 15 Temmuz'da meclisin üstüne bomba atanların nasıl yetiştiğini, nasıl yerleştiğini iyi anlamamız gerekiyor. 15 Temmuz'a giden sürecin en önemli eşiği 12 Eylül 2010'da aşıldı. İki cephe vardı; evet cephesi ve hayır cephesi vardı. Hayır, cephesinde kim vardı; sadece Cumhuriyet Halk Partisi vardı. Cumhuriyet Halk Partisi 'Bu referandum da evet çıkarsa yargı bir grubun eline teslim edilir. Türkiye'de darbe olur' diyordu. Hayır, cephesinde kampanya yapan sadece biz vardık. MHP meydana çıkmadı. Şimdiki HDP'lilerin kimisi 'yetmez ama evetçi' oldu, kimisi sandığa gitmedi. Evet cephesinde kim vardı; evet cephesinde iki önemli aktör vardı. Birisi mezarlarınızdan ölülerinizi de çıkarın, oy kullanın diyen Recep Tayyip Erdoğan'ın o gün hoca efendi dediği zat vardı. Diğeri de Recep Tayyip Erdoğan'dı. Ne diyordu, 'demokrasi gelecek' diyordu. Hepimiz kendi içinde bulunduğumuz siyasi hareketler yani Cumhuriyet Halk Partisiyle gurur duyalım. O zaman 15 Temmuz'u gören sadece CHP'ydi. Evet oyu çıktı, evet çıkan anayasa değişikliğiyle HSYK'nın yapısı değişti. Değişen HSYK özel yetkili mahkemelerin tamamına cemaatçi, FETÖ'cü savcılar atadı. Bunlardan en meşhuru kimdi Zekeriye Öz'dü. Onlar ne yaptılar Balyoz kumpasını kurdular. Özel yetkili mahkemelerin savcıları, yurtsever ve Atatürkçü subayları bir bir cezaevine attılar. 6 ay sonra hava kuvvetleri komutanı olacak Orgeneral Bİlgin Balanlı cezaevine girdi, onun yerine bugün FETÖ'den tutuklanan Akın Öztürk oldu."
 
MECLİSİ BOMBALAYANLAR AKP DÖNEMİNDE PAŞA OLANLAR
 
"2012, 2013, 2014 yıllarında paşa olanların yüzde doksanına yakını darbeci çıktı" yorumunda bulunan Ağbaba; "Meclis'i bombalayanlar, sivil halka bomba atanların tamamı AKP döneminde paşa olanlardı. Diyorlar ya 17-25 Aralık'tan sonra biz bir çizgi çizdik. 17-25 Aralık'tan sonra da bunlar o paşaları atadılar. Bugün darbeye giden eşik 12 Eylül 2010'da aşılmıştır. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi'nin söyledikleri dinlenmiş olsaydı bugün darbe olmayacaktı. Bu darbe önlenmişse tabi ki siyasetin, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının etkisi vardır. Ama herkes bilsin ki bu darbe önlenmişse hala orduda kalan Cumhuriyetçi, Atatürkçü subaylar sayesinde bu darbe önlenmiştir. Herkes aklını başına alması gerekiyor. Bu darbe gerçekleşmişse bilin ki laikliğin yok edilmesinden bu darbe gerçekleşmiştir. Eğer bu darbe gerçekleşmişse laik, demokratik cumhuriyetin temel değerleri yok sayıldığı için gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz dönemde bir vatandaşlık tartışması başlatıldı. Ortaya bir şey atıyorlar ondan sonra tartışılmasını istiyorlar. Biz vatandaşlık verilme ilkesi, şekli anayasada yazıyor. Anayasa'da hangi koşullarda vatandaşlık verileceğini belirtiliyor" dedi. Suriye'den gelen mültecilere de değinen Veli Ağbaba; "Biz başından beri şunu söylüyoruz; Suriye'den gelen insanlar bizim misafirlerimiz. Allah hiç kimseyi toprağından koparıp mülteci yapmasın. Gerçekten çok zor bir şey. Cumhuriyet Halk Partisi başından beri şunu savunuyor; o insanlar bizim misafirimiz. O insanların burada bulunma sebebi Türkiye'nin Suriye'de izlemiş olduğu politika. O politika 180 derece değişmelidir dedik. Değişme emarelerini görüyoruz. Umarız Suriye'de barış gelir, o insanlar da kendi topraklarına dönerler" diyerek sözlerine son noktayı koydu. Ağbaba, basın toplantısının ardından İl Başkanlığında Bursa'da bulunan dernek ve emek örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bursa