ÜMİT ÖZDAĞ'DAN MEKTUP VAR
Prof. Dr. Ümit Özdağ basına ve Türk Kamuoyuna seslenmek üzere bir mektup paylaştı...

06 Mart 2025 Perşembe 18:34
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ tutuklu bulunduğu cezaevinden mektup gönderdi. Basına ve Türk Kamuoyuna denilerek paylaşılan mektubu partinin sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu cezaevi önünde okudu.
İŞTE O MEKTUP:
Size, Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan sesleniyorum. Benim burada olmam, hiçbir yurttaşımızın, AKP baskı rejiminde can ve mal güvenliğinin olmadığının en açık kanıtıdır. 18 Ocak Cumartesi günü, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Mersin İl Kongresinde şu açıklamayı yaptı: ''Ülkemizin ilk 80 yılına asırların yorgunluğuyla, Birinci Dünya Savaşı'nın yükü altında kalan Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin; milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici, baskıcı politikalarının ağır bedellerini izledik"
19 Ocak Pazar günü ben de Antalya'da, 4. Zafer Partisi İl Başkanları Toplantısında, Erdoğan'ın bu açıklamasına şu cevabı verdim: ''Bu mücadelede, bu politik fikir müca
delesinde Zafer Partisi; PKK gibi, FETÖ gibi, IŞİD gibi terör örgütleriyle mücadele etmektedir. Bütün bunların karşısında Zafer Partisi; Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini, temel ilkelerini, milletimizin ve devletimizin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü kararlılıkla savunmaktadır. Ancak, ne yazık ki Zafer Partisi; ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bırakmış olduğu değerli mirası sadece terör örgütlerine karşı değil, aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'ye karşı da savunmak durumundadır. Recep Tayyip Erdoğan dün Mersin'de partisinin kongresinde yapmış olduğu konuşmada şöyle söylüyor: "Ülkemizin ilk 80 yılına asırların yorgunluğuyla, Birinci Dünya Savaşı'nın yükü altında kalan Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik politikalarının ağır bedellerini izledik" demiş.
Değerli Zafer Partililer, Türk milleti 1000 seneden beri Anadolu'da egemenliğini sürdürüyor. 1000 sene boyunca birçok Haçlı seferine maruz kaldık. Birinci Haçlı Seferi 1095 yılında başladı. Son Haçlı Seferi ise 1914-1922 yılları arasında gerçekleşti. Son büyük Haçlı Seferi'ni, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Anadolu'da mağlup ettik ve Haçlı ordularını Akdeniz'in soğuk sularına gömdük. Türkiye Cumhuriyeti, Türk milleti için yeni bir Ergenekon'dur ve bu yeni Ergenekon'da aziz milletimiz güçlenmiş, silahlanmış ve sanayisini inşa etmiştir. Yıkılış döneminin bırakmış olduğu hastalıkları bertaraf etmiş, Hatay'ı almış ve ardından Kıbrıs'ta devlet kurmuştur. Emin olun ki son 1000 yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir. Hiçbir Haçlı Seferi, Türk devletine casusları sokamamış, Türk milletini Deist, Ateist veya Hristiyan yapamamıştır. Ancak, Erdoğan döneminde, Türk milletinin geniş kesimleri "Allah ile aldatanlar" yüzünden dinlerinden soğumaya başlamışlardır.
Erdoğan döneminde Deist ve ateist oranı yüzde 16'yı aşmıştır. Erdoğan bilmelidir ki Cumhuriyet'i kuran kadrolar, Türk milletinin inancını, tarihini ve kültürünü korumuş ve geliştirmiştir. Türk milletinin inancına, tarihine ve kültürüne saldıran, tarihi fesli bir deliden öğrenen Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisidir.
Evet, Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin tarihine ortaklar getirerek, Türk milletinin tarihini çarpıtarak, Türk milletinin tarihine zarar vermektedir. Erdoğan, Türk milletinin devletini; tarikat ve cemaatler arasında dağıtarak, şirk koşanları devlete ortak ederek Türk milletinin inancına zarar vermektedir. Milyonlarca sığınmacı ve kaçağı Anadolu'ya sokarak, Türk milletinin kültürünü tahrip etmektedir. Yaşanan şey aslında bir AKP faşizmidir. Ve Zafer Partisi olarak biz, ana muhalefet gibi bu faşizmle normalleşmeyeceğiz. Biz mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Zafer, Türk devletinin ve Türk milletinin olacaktır.
Görüldüğü üzere, Erdoğan'a verdiğim cevapta; Erdoğan'ın, Atatürk ile ilgili kullandığı ifadelerin aynıları kullanılmıştır. Ertesi gün, Erdoğan'a, "Atatürk'e hakaretten" soruşturma açmayan İstanbul Başsavcılığı, bana yönelik olarak soruşturma açtığını, daha UYAP'ta dosya olmadan basına açıklamış. Saat 17.30 sularında İstanbul Başsavcılığı'nda görevli bir savcı, "kaçma şüphem olduğu ve gözaltının önünde bir engel olmadığı" ifadelerini kullanarak gözaltına alınmam için talimatı Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bildirmiş.
Öncelikle şunu ifade edeyim; beni suçlamak için 1. ve 2. Ergenekon iddianamelerinde onlarca sayfa yalan uyduran FETÖ savcıları kaçtı ama ben kaçmadım. Bir gün Ak rejim savcıları ve Ak rejim hakimleri de kaçacak ancak ben yine kaçmayacağım. Bütün toplumun tanıdığı bir siyasi partinin genel başkanı niye kaçsın? Üzerine atılı olan suç, tutuklamayı bile gerektirmiyor iken neden davet edildiği zaman gidip ifade vermesin?
Savcının kullandığı 2. ifade hukukun değil, psikolojinin bir parçasıdır. "Gözaltının önünde bir engel olmadığını" ifade ediyor. Böyle bir hukuk kavramı ve anlayışı yoktur. Bu ifade, savcının, gözaltına alınmamdan, tutuklanmamdan duyduğu sevinci ifade etmektedir. Bu gözaltı talimatı üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polis ekipleri saat 19.30'da bir lokantada yemek yerken beni gözaltına aldılar. Hastaneye götürdükten sonra başka bir ekibe devrederek İstanbul'a yolladılar. İstanbul'a bir konvoy halinde 180-190 km hızla geldik.
Otomobil sürücüsünü 3 kez, "beni ölü mü diri mi teslim edeceksiniz?" diye uyarmama rağmen aynı süratle devam etti. Vatan caddesinde toplanan binlerce vatandaşımızın beni görmesine imkân vermeden binaya sokuldum. Nezarete götürmediler. Avukat ile görüşme odası dedikleri bir odada beklettiler.
Gerek Ankara'dan getiren ekibin, gerek İstanbul'daki polis ekibinin nezaketlerinden asla taviz vermediklerini ifade etmek isterim. Ancak, beni görmeye gelen avukatlardan sadece biriyle görüşmeme fırsat verildi. O gece Vatan Caddesi önüne gelen bütün yurttaşlarımıza, sevgili Zafer Partisi Teşkilât Mensuplarına, değerli avukatlara teşekkürlerimi iletiyorum. Geceyi otuz santim genişliğinde, iki metre uzunluğunda bir kalas bankın üstünde geçirmem istendiğinde; polislere "bu gece İmralı'da Abdullah Öcalan daha konforlu uyuyordur" dedim.
Bunun üzerine bir koltuk ve battaniye verildi. Battaniyeyi kalas bankın üzerine sererek yattım. Beni sabah 10.00'da Çağlayan adliyesine ifadeye götüreceklerdi. Ancak saat 13.30'da götürüldüm. Neden? Çünkü bir gün önce hakkımda "Cumhurbaşkanı'na hakaretten" soruşturma açan ve gözaltı kararını alan savcılar benim açıklamamda hakaret olmadığını ve beni bu şekilde tutuklayamayacaklarını biliyorlardı. Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla alınan gözaltı kararı tam bir hukuk kumpasıdır.
Bu konuda Başsavcı ve ilgili savcılar hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Ve bir zamanlar FETÖ savcıları bu tür kumpaslar kurdukları için nasıl ceza aldılar ise şimdi bu kumpasları kuranlar da ceza alacaklardır.
Beni tutuklamak için gereken belge, ben gözaltına alındıktan sonra, İstanbul'a getirilmemi takiben, 21 Ocak sabahı erken saatlerde Kayseri Emniyet Müdürlüğü'ne verilen bir talimat ile alelacele hazırlatılan 4 sayfadır. Bu sözde belgede X'te paylaşım yapan 2 eski Zafer Partisi üyesi Murat Kaftar ve Baykal Altay ile "eski Zafer Partisi Kayseri İl Başkanımız" Hacı Ali Demirkaya'nın paylaşımlarıyla ilgili olarak suçlamalarda bulunulmuştur. Oysa bu kişiler ile ilgili soruşturmalarda takipsizlik kararı alınmıştır. Hakkında takipsizlik kararı alınan suç oluşturmayan paylaşımlardan hareketle suç oluşturulamaz. Belgede ayrıca Kayseri olaylarına katılanların "Zafer Partisi'ne müzahir" olduğu ifade edilmiştir.
Kayseri Emniyet Müdürlüğü eylemciler arasında anket mi yapmış? Gerçek şudur; Kayseri olayları sırasında ne Kayseri'de ne de diğer illerde bir tek Zafer Partisi üyesi hakkında soruşturma açılmıştır. Zafer Partisi, Kayseri Emniyet Müdürlüğü ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunacaktır. Ayrıca, Savcılık soruşturma dosyasında, benim, "olayları yatıştırmak" için attığım 2 X'e hiç yer verilmemiştir.
Bu X'lerde şu ifadelerde bulunmuştum:
1) ''Yanlış diyebilmek için açık adını buraya yazacaksın. Kayseri'ye gideceksin. Oradan sokaktan fotoğrafını paylaşacaksın. Böyle sahte isimler ile sosyal medyadan Türk milletini sokağa çağırmayacaksın. Halk tepki gösterdi. Bu yol ile kimse yollanmaz, sadece ülke emperyalizmin istediği gibi karıştırılır. Suriyelileri, Afganları yollamak istiyorsan oyunu Zafer Partisi'ne vereceksin ve hukuk içinde gidecekler. Sevgili Kayserililer, polis bizim, devlet bizim, ülke bizim. Şehrinize sahip çıktınız. Artık evinize dönün. Bilinçli, bilinçsiz tahrikçilere izin vermeyin."
2) KAYSERİ'de Eskişehir Bağları Mahallesi'nde:
• Suriyeli bir sığınmacı, 5 yaşındaki başka bir Suriyeli kız çocuğuna tecavüz etti.
• Tecavüzcüyü almak isteyen polise karşı, tecavüzcünün yakınları zorluk çıkardı ve olaylar büyüdü.
• Mahallede yaşayan Türkler, olayı duyunca polise direnen Suriyelilere tepki gösterdi.
Diğer mahallelerden gelen Türkler de sokağa çıktı ve Suriyelilere tepki gösterdi.
• Olaylar büyüdü. Polis sayısı yetersiz kalınca valilik tarafından acil görev çağrısı yapıldı.
• Valilik, polislere Suriyelileri koruyun talimatı verdi.
Suriyeli nüfusun yoğun olduğu Danişmend Gazi Mahallesi'nde, Kayseri halkı sokağa çıkarak gösterilere başladı. O mahalleye de polis sevk edildi. Olayların bu noktaya gelmesinin nedeni, hiç şüphesiz şımartılan Suriyelilerin tecavüzcüyü polise teslim etmeyip direnmesidir. Sevgili Kayserililer, polis güçlerine yardımcı olarak evlerinize dönün. Tepkinizi gösterdiniz. Olayların büyümesi Türkiye'nin düşmanlarının işine yarayacaktır."
Ayrıca, olayların başlamasından sonra 2 Genel Başkan Yardımcımı ve 1 Genel Başkan Başdanışmanımı Kayseri'ye yolladım. Seyit Yücel, Ali Dinçer Çolak ve 15 Temmuz gazisi Emekli Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz'ı Kayseri'ye yolladım. Kendilerinin Kayseri Emniyeti ile yaptığı temaslardan hiç bahsedilmemiştir.
Savcı bu alelacele hazırlanan belge dışında bana, büyük bir çoğunluğunu 2020-2021-2022 yıllarında paylaşmış olduğum sığınmacı Suriyeliler ve kaçak Afganlar ile ilgili paylaşımlara ilişkin sorular sordu. Öncelikle hiçbir X paylaşımımda ne sığınmacı Suriyelilere yönelik ne de Afganlara yönelik bir öfke, nefret ifadesi bulunmaktadır. Yaptığım paylaşımların çoğu "alıntı" paylaşımdır. Yani başka bir kaynakta bahsedilen haberi alıntılayarak paylaşım yapmış olduğum görülmektedir. Diğer paylaşımları yalanlamayan resmi makamlar benim paylaşımım üzerinden yalanlamayı yayınlamışlardır. Örneğin eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş; "Hatay'da Suriyelilere toprak, ekilebilir arazi satıldığı" açıklamasını yapmış. Ben de bu açıklamayı alıntılayarak paylaştım. Hatay Valiliği Lütfü Savaş'ı değil beni yalanlamış. Bunun için tutuklandım.
Mersin'den bir genç beni aramış. "Kardeşimi Suriyeliler bıçakladı. Ben Mersin'in yerlisi bir ailenin evladıyım. Arkadaşlarımı zor tutuyorum" demiş. Ben de bu gencin ismini vererek "sakin olmalarını, Mersin Emniyetine güvenmelerini, Mersin polisinin suçluları yakalayacağını" ifade etmişim. Ve X paylaşımını Mersin Emniyetini adresleyerek paylaşmışım. Mersin Emniyeti açıklama yaparak bıçaklayanın Suriyeli olmadığını iddia etmiş. Ben ailenin iddiasını açıkladım. Üç saldırganın ikisinin Suriyeli birinin de Türkiye doğumlu Türk vatandaşı olduğu paylaşımda açıklanmıştı. Mersin Emniyet Müdürlüğü'nün açıklamasının doğru olup olmadığı araştırılmalıdır. Çünkü Mersin Emniyet Müdürlüğü daha önce de; artık Şam Caddesi diye anılan, Mersin'in Fasih Kayabalı Caddesi'nde, ön adı ONUR olan bir Türk gencinin, bir Suriyeli tarafından öldürüldüğü haberini gizlemişti.
Özetle bu ve benzeri; Kayseri olayları ile hiçbir ilgisi olmayan, herhangi bir nefret ifadesi olmayan, AKP hükümetinin; "açık sınır" ve "yanlış sığınmacı ve kaçak politikasını" eleştiren paylaşımlarım gerekçe gösterilerek tutuklandım. Tutuklama sorgusuna, -üç avukatın dışında- vekalet verdiğim avukatlarım bile alınmadı. Değerli basın mensupları, tutuklanmamın gerçek nedeni; Erdoğan'ın, "tutuklanmamı emretmiş" olmasıdır. Bunun nedeni; Erdoğan ve Bahçeli'nin, "Milli-Üniter-Laik Türkiye Cumhuriyeti"nin, PKK terör örgütü elebaşı ile birlikte, "yeni paradigma" çerçevesinde Türk-Kürt-Arap Federasyonu'na dönüştürme kararına, Ümit Özdağ ve Zafer Partisi'nin, plânı ifşa ederek, aktif şekilde direnmesidir. Ayrıntıları ile hazırlandığı, her detayın konuşulduğu ve ilmek ilmek örüldüğü, eski AKP milletvekili İhsan Aslan tarafından ifade edilen plânın içinde nelerin bulunduğu ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın baş hukuk danışmanı Mehmet Uçum'un X paylaşımlarında açıklanmıştır.
Bu plan, öyle büyük bir tehdittir ki; Devlet Bahçeli bile "önümüzdeki dönemde çok şey değişecek, inşallah Türkiye değişmez" demiştir. Türkiye'yi parçalayacak bu plâna muhalefet edeceğiz, direneceğiz.
Değerli basın mensupları, Büyük Türk Milleti, binlerce genç Mehmetçik, polis ve korucu kardeşimiz hayatlarının baharında şehit oldular. Binlerce genç Mehmetçik, polis ve korucu gazi oldular. Genç öğretmen kardeşlerimiz şehit edildiler. Gara'da, PKK ininde rehin tutulan 11 asker ve istihbaratçı kardeşimiz alçakça infaz edildiler. Ben de şimdi Silivri'de Öcalan için rehin tutuluyorum. Benim Silivri'deki tutukluluğum, şehitlerimizin aziz anısına saygı duruşudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
'Duruşmalar TRT'de yayınlansın' talebine destekBahçeli Özel'in 'Duruşmalar TRT'de yayınlansın' talebine destek verdi 'Madem bu kadar ısrarlıdır...'08 Temmuz 2025 Salı 11:56GÜNDEM
Külah oyunuyla tacizDondurmacı mühürlendi08 Temmuz 2025 Salı 11:51GÜNDEM
Kartalkaya davasında ikinci gün78 kişinin hayatını kaybettiği otel faciasının duruşmasının ikinci günü başladı08 Temmuz 2025 Salı 10:18GÜNDEM
Teğmenlere destek veren savcıya sürgün!HSK, o ifadeleri 'siyasi' buldu: Atatürkçü teğmenlere destek veren savcıya sürgün!08 Temmuz 2025 Salı 09:31GÜNDEM
Zeydan Karalar ve Abdurrahman Tutdere adliyedeZeydan Karalar ve Abdurrahman Tutdere adliyeye getirildi08 Temmuz 2025 Salı 09:22GÜNDEM
8 ilde eş zamanlı FETÖ operasyonu25 gözaltı kararı08 Temmuz 2025 Salı 09:20GÜNDEM
Hüseyin Baş: En düşük emekli aylığı 40 bin lira olmalıBTP lideri Hüseyin Baş, ‘Aydın Sohbetleri’ programında konuştu.08 Temmuz 2025 Salı 04:04GÜNDEM
MSB: Şehit sayısı 12'ye yükseldiMilli Savunma Bakanlığı, şehit sayısının 12'ye yükseldiğini açıkladı.07 Temmuz 2025 Pazartesi 10:33GÜNDEM
Gökyüzündeki cisim merak uyandırdıGökyüzündeki tanımlanamayan cisim merak uyandırdı07 Temmuz 2025 Pazartesi 08:59GÜNDEM
Kartalkaya davası başladıFacianın ardından ilk hesaplaşma: 32 sanıklı otel yangını davasında polis kuş uçurtmuyor07 Temmuz 2025 Pazartesi 08:51GÜNDEM
Kırmızı bültenle aranan 15 kişi yakalandı *Bakan Yerlikaya: "Kırmızı bültenle aradığımız 15 suçluyu ülkemize getirdik"07 Temmuz 2025 Pazartesi 08:45GÜNDEM
CHP lideri Özgür Özel'e soruşturma başlatıldıÖzel’in açıklamaları "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "suç işlemeye tahrik" kapsamına alındı.07 Temmuz 2025 Pazartesi 08:04GÜNDEM
Bungalov kiralama ilanıyla 636 milyonluk vurgun6 şüpheli tutuklandı07 Temmuz 2025 Pazartesi 07:47GÜNDEM
Nihat Genç son yolculuğuna uğurlandıGazeteci-yazar Nihat Genç son yolculuğuna uğurlandı07 Temmuz 2025 Pazartesi 05:07GÜNDEM
Başkan Böcek'e destek mitingiAntalya Büyükşehir Belediyesi önünde Başkan Böcek'e destek mitingi07 Temmuz 2025 Pazartesi 05:05GÜNDEM
Timur Soykan serbest bırakıldıTimur Soykan adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı07 Temmuz 2025 Pazartesi 05:04GÜNDEM
Ümit Özdağ, Özgür Özel'i ziyaret etti“Türkiye’de İki Farklı Hukuk Uygulanamaz”06 Temmuz 2025 Pazar 09:16GÜNDEM
“Leman dergisi iktidarın ekmeğine yağ sürdü”Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Sözcü TV'de Başkent Kulisleri programına konuk oldu.06 Temmuz 2025 Pazar 08:23GÜNDEM
Remzi Çayır’dan Hüseyin Baş’a Ziyaretİki lider ülke gündemindeki konular üzerine görüş alışverişinde bulundu.05 Temmuz 2025 Cumartesi 11:55GÜNDEM
Yargıtay: "Boşol" demek boşanma sebebiYargıtay'dan emsal boşanma kararı..."Boşol" demek boşanma sebebi05 Temmuz 2025 Cumartesi 11:16GÜNDEM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2015 Bursa Bakış