"BİZE ZEHİR YEDİRİYORLAR"
Yazar Soner Yalçın yeni kitabında gıda terörünü yazdı
24 Ocak 2020 Cuma 13:27
"Gıda terörünü ve bunun arkasındaki karanlık isimleri yazdım" diyen Sözcü yazarı Soner Yalçın, yeni kitabında Türkiye'deki tarıma ilişkin 5 yıl boyunca araştırdığı konuları ele aldı.
Yalçın, Türkiye'deki tabloyu, "Türk tarımını bitirip insanlarımıza zehir yedirmeye başladılar. Bir ülke bile bile intihara sürükleniyor. Zehir tacirlerine fırsat veriliyor. Yoksullara soykırım yapılıyor" diyerek özetledi.
Sözcü'den Nil Soysal'ın sorularını yanıtlandıran Soner Yalçın'ın açıklaması şöyle:
"İnsanlar aydınlansın istedim"
Hikayeyi başa saralım; bu kitabı yazma fikri ilk nasıl doğdu?
Kafamda hep şu vardı: Gıdalar korku kaynağına dönüştürüldü! Hekimler, uzmanlar yazıyor, konuşuyor, uyarıyor:
Aman şunları yemeyin! Aman bunları içmeyin! Dedikleri doğru ama konuyu “gıda sağlığına” sıkıştırıp bırakıyorlar. Bu “çağdaş esarete” sebep olanlar görmezden geliniyor, gizli amaçları üzerinde durulmuyor. Eksik olan bu. İşte Saklı Seçilmişler kitabı bu ihtiyacı gidermek için yazıldı. Kimyasal yiyecekler-içecekler insan sağlığı için tehlikeli zehir ise niye satılıyor? Demek meselenin gizlenen sırrı var! Bakın çevrenize; kısırlık ve kanser ne kadar arttı. Şeker hastalığı inanılmaz boyutlarda. Bu rahatsızlıkların sebebi yediklerimiz, içtiklerimiz. Mesele sadece sağlık değil; bunun ekonomik-politik yönü var!
Bu zehir düzenini kimler, nasıl kurdu? Beslenmenin-gıdanın ekonomik politiği üzerinde kimse durmuyor. Dedim ki içimden; “İnsanların kafasını aydınlatacak, gıda terörünün arkasındaki karanlık isimleri ve politikaları ortaya çıkaracak kitap yazmalıyım.” “Saklı Seçilmişler” böyle doğdu…
"Bu işin içinde başka bir iş var"
Okurken delirmekten korktum. Siz yazarken benzer duygular yaşamadınız mı?
Kitaba başlarken kafamda şu vardı: ABD-AB ve küresel baronlar daha çok kazanç için bu kirli düzeni kurdu. Her ülkede yerli işbirlikçi patronlar ve iktidarlar buldu. Ya da iktidara getirdi. Dünya Bankası-IMF- Dünya Ticaret Örgütü adlı “şeytan üçgeni” Türk tarımını bitirip insanlarımıza zehir yedirmeye böyle başladı. Bu “şeytanların” ne yaptıklarına odaklanmışken, bir gün kafama dank etti: Bu işin içinde başka iş var! Bu iş sadece para kazanma meselesi olamazdı. Bir sır vardı. Bu sırrın peşine düşünce korkmaya başladım. Öğrendiklerimden dehşete düştüm. Sadece Türkiye değil, dünya yoksullarına soykırım yapılıyor. Dünyadaki fakirleri “biyolojik gıda silahıyla” öldürüyorlar. İnsanları (tek tek isimlerini verdim) yiyeceklerle- eşyalarla- aşılarla kısırlaştırıyorlar. Gebeliği önleyen mısır üretmişler. Kolesterol haplarıyla cinsel hayatlar öldürülüyor. Gördüm ki: Bugün bunu yapan küresel yiyecek şirketleri, global ilaç firmaları dün de Hitler'in destekçisiydi! Tesadüf mü? Aynı aileler gaz odalarıyla değil, gıdayla insanları yok ediyor. Parası olmadığı için sağlıklı beslenemeyen yok ediliyor. Yeni soykırımcılar yeni dünya kurmak istiyor.
"Sadece ağaç katliamı yok"
Kitapta Türk tarımına yapılanlara da çok kapsamlı yer vermişsiniz.
Çoğu kişi sadece zeytin ağaçları katliamını biliyor. Oysa özellikle Özal döneminde çıkarılan yasalarla başladı büyük tarımsal kıyım. Türkiye'nin milli stratejik sektörü tarımı, yağlı urganla boğdurdular. Çünkü, ABD-AB endüstriyel tarıma geçince elindeki ürünü satmak için yeni pazarlar arıyordu. Türkiye bu pazarlardan biriydi. Size bazı rakamlar vermeliyim: Türkiye'nin 1980 başında tarım ürünleri ihracatı 2 milyar dolar, ithalatı 51 milyon dolardı. İthalat 1999'da 3 milyar 93 milyon dolara yükseldi. Bugün tarımsal ithalat 16.5 milyar dolara ulaştı! Özallar, Erdoğanlar bu açıdan pek eleştirilmedi. Tarımsal üretimde kendine yeten Türkiye, bu dışa bağımlı politikalar sonucu bugün her tarımsal ürünü ithal eder hale getirildi. AKP bu politikayı ısrarla sürdürüyor. Bir ülke bile bile böyle intihara sürükleniyor işte. Zehir tacirlerine böyle fırsat veriliyor.
"Bu kirli düzeni küresel baronlar kurdu"
Soner Yalçın, “ABD-AB ve küresel baronlar daha çok kazanç için bu kirli düzeni kurdu. Her ülkede yerli işbirlikçi buldu” dedi.
"Kitabı yazarken içimden 'İnşallah delirmem' dedim"
Bu bilgilere ulaştıkça ne hissettiniz, ne yaşadınız?
Özellikle son 6 ayda “inşallah delirmem” dedim. Kötülüğe ve adaletsizliğe inanamıyorsunuz. Örneğin, bu süreçte iki kez ABD'ye gittim. Benzer durumu Güney Kore ve Japonya'da da görmüştüm: Yoksullar evlerinde değil, dışarıda yemek yiyor! Çünkü evde yapmaktan dışarıda yemek daha ucuz! ABD'de doğal gıda ürünlerinin satıldığı butik mağazaların kapısından içeri girmeniz bile zor, çok pahalı. Türkiye'de de öyle; yoksulların doğal yiyecekleri alması imkansız. Bu durumda ne oluyor; kanser çocuklarda görülüyor artık. Türkiye'de resmi rakam 2 bin 600. Bunun gerçek rakamı yansıttığını düşünmüyorum. Saklıyorlar istatistikleri. Çocuklarımızı düşürdükleri durumu yazarken insan duygularına hakim olamıyor. Maalesef insanlar bilmeden bu tuzağa düşüyor; “tatlı zehirler” yediriyor çocuklarına-torunlarına. Fast food özellikle çocuklarda aşırı şişmanlamaya ve şeker/diyabet hastalığına neden olmuyor; zeka geriliğine sebep oluyor! Bu yerlerde her yedi saniyede bir yemek yiyen bir kişide kanser vakası var! Bunu ben değil, ABD Senatosu söylüyor.
"Şekeri artırılan yiyecekler sindirim sistemini bozuyor"
Tohumu yazıyorsunuz, pirinci yazıyorsunuz, şekeri yazıyorsunuz… Bunları hiç yemiyor musunuz?
Bir kere şunun altını çizeyim: Ekmek, süt, yoğurt, pirinç ya da bir başka tarımsal ürün aslında sahiden ekmek, süt, yoğurt, pirinç mi? Yoksa o görünümde başka bir kimyasal ürün mü? Basit gıda hilelerinden bahsetmiyorum; sorun sandığınızdan daha büyük! Uzun raf ömürleri vs için ortaya çıkarılan tanımsız “şey” yiyeceklerden bahsediyorum. Şunu demek istiyorum: Milyonlarca yılda oluşması gereken insan ve hayvan evrimi; teknoloji ürünü kimyasal gıdalara, genetiği değiştirilmiş yiyeceklere, yemlere uyum sağlayamıyor. Örneğin, 1970'lerde keşfedilen nişasta bazlı şeker/mısır şurubu her yiyeceğin içinde! İşlenen, lifi alınan, nişasta ve şeker miktarı artırılan vs. yiyecekler sindirim sistemimizi darmadağın ediyor. Yiyeceği sindirmek, moleküllerine ayırmak ve besinleri bağırsaklarımızdan vücudumuzun geri kalanına dağıtmak için milyonlarca yıl içinde programlanan vücudumuz, bu kimyasal gıdaları tanımıyor. Bu da vücudun bağışıklık sisteminin yıkılmasına sebep oluyor. İşte, genler ve yiyecekler arasındaki bu uyumsuzluk, son yıllarda müthiş artış gösteren çok sayıda müzmin hastalığa neden oluyor. Sorunuza gelirsem, bu yiyecekleri yiyip yememek herkesin kendi elinde. Ancak yoksullara başka alternatif bırakılmıyor. Fakirler hep ucuza mal edilen yiyeceklerle beslenmek zorunda kalıyor. Dikkat edin en yoksullar en şişman olanlardır. 50 yıl önce hamburger-patates yiyen kişi 420 kalori alıyordu; bugün 1050 kalori alıyor… 3 kilo yapay tatlandırıcı 750 kilo şekere denk geliyor ve her yiyeceğin içinde. Bu ucuz fast food tarzının da gizli bir amacı yok mu? Tek örnek vereyim: Mısır şurubu elde etmek için cıva kullanılıyor! Son on yıllık süre zarfında Türkiye'de diyabet hasta oranı yaklaşık yüzde 100'lük artış göstererek yüzde 7.6'dan yüzde 13.4'e çıktı. Keza insanların büyük çoğunluğu hastalığın farkında olmadan yaşıyor. Yani rakam daha yüksek. Bir gıda terörü ile karşı karşıyayız…
- 11 ilde siber dolandırıcılık operasyonuAnkara merkezli 11 ilde siber dolandırıcılık operasyonu: 25 gözaltı22 Kasım 2024 Cuma 12:26GÜNDEM
- Yenidoğan Çetesi davası 5. günündeÇok sayıda siyasetçi duruşma salonunda yer aldı22 Kasım 2024 Cuma 10:36GÜNDEM
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan re'sen soruşturma başlatıldı22 Kasım 2024 Cuma 10:08GÜNDEM
- Bakan Memişoğlu'ndan 'yenidoğan' açıklaması“Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir. Bunları yakalattığımız için mi?21 Kasım 2024 Perşembe 17:37GÜNDEM
- DEM Parti Erbakan'ı ziyaret ettiDEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan Yeniden Refah Partisini ziyaret etti.21 Kasım 2024 Perşembe 17:34GÜNDEM
- İkinci elde 'poliçe' kararı15 günlük geçerlilik süresi sona eriyor.21 Kasım 2024 Perşembe 17:11GÜNDEM
- Yenidoğan Çetesi üyeleri savunma yapıyor“Dolandırıcılık ile suçlanıyorum ama hiçbir menfaatim, kazancım yok”21 Kasım 2024 Perşembe 13:03GÜNDEM
- MSB: 34 terörist etkisiz hale getirildiMSB: "Son bir haftada Irak ve Suriye’nin kuzeyi dâhil 34 terörist etkisiz hale getirildi21 Kasım 2024 Perşembe 13:00GÜNDEM
- İstanbul Havalimanı’nda kaçak altın operasyonu16 kilo altına el konuldu21 Kasım 2024 Perşembe 12:41GÜNDEM
- TBMM'de gergin anlarTBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Bakan Yerlikaya ile CHP’li Başarır arasında gerginlik20 Kasım 2024 Çarşamba 12:20GÜNDEM
- Nasuh Mahruki tutuklandıNöbetçi hakimliğe sevk edilmişti20 Kasım 2024 Çarşamba 11:35GÜNDEM
- Devlet Bahçeli: Teğmen hararına saygı duyuyorumBahçeli'ye Teğmenler soruşturması soruldu...19 Kasım 2024 Salı 12:00GÜNDEM
- Yenidoğan Çetesi davası sürüyorYenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine devam ediliyor19 Kasım 2024 Salı 11:35GÜNDEM
- Sülüklerimizi bile çalıyorlar!İstanbul Havalimanı'nda kaçak tıbbi sülük operasyonu19 Kasım 2024 Salı 10:41GÜNDEM
- Zafer Partisi: Kaygı ve üzüntüyle takip ediyoruzZafer Partisi'nden "Teğmen" açıklaması19 Kasım 2024 Salı 10:32GÜNDEM
- Bursa dahil 66 ilde FETÖ operasyonu“Milli irademize darbe yapmaya yeltenen bu hain yapıyı, temizleyene kadar mücadele edeceğiz”19 Kasım 2024 Salı 09:52GÜNDEM
- Babüroğlu'ndan 'Teğmen' tepkisi!"Graham Fuller mi çok başarılı, Soros mu çok başarılı?"18 Kasım 2024 Pazartesi 19:04GÜNDEM
- Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi'nden Tekin'e sert tepki"Bakanın ifadelerinin bilinçli bir çarpıtma olduğunu düşünüyoruz, yok öyle değilse cehaletten başka bir şey kalmıyor geriye."18 Kasım 2024 Pazartesi 12:34GÜNDEM
- Yerel medyanın sorunlarını tartışılacak"Yerel Medyanın Sorunları ve Çözüm Önerileri" masaya yatırılacak18 Kasım 2024 Pazartesi 12:26GÜNDEM
- Okul servisinde cinayet!Sevgilisini öldürüp kendi kafasına sıktı18 Kasım 2024 Pazartesi 12:22GÜNDEM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2015 Bursa Bakış
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.