22 Kasım 2024
  • Bursa13°C
  • İstanbul11°C
  • Ankara9°C

"ATEŞTEN UZAK DURALIM"

Kılıçdaroğlu’ndan hükümete Orta Doğu çağrısı

"Ateşten uzak duralım"

03 Ocak 2020 Cuma 15:28

Televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İran'ın 'Orta Doğu'daki Kılıcı' namıyla bilinen Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikastına ilişkin dikkat çeken uyarılarda bulundu ve hükümete sağduyu çağrısı yaptı.

Kılıçdaroğlu, "ABD'nin İranlı komutanı öldürmesi bölgede yeni sorunların başlangıcı olabilir. Umarız Orta Doğu bir uçuruma sürüklenmez. İktidar Türkiye'yi Orta Doğu'daki ateşten uzak tutmalı" dedi.

Televizyonların Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, TBMM Grup Başkanvekili Engin Özkoç da hazır bulundu.

Gazetecilerin sorularından önce, “Keşke ülkemizin gündemi bu kadar yoğun olmasa da fıkra da anlatabilsek” diyen Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“ATEŞTEN UZAK DURALIM”

İranlı general Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi, Orta Doğu’da yeni ve büyük sorunların başlangıcı olabilir. İran Orta Doğu’da önemli bir aktör.

Bin yıllık bir devlet geleneği, kendi kurduğu bir sistem var. Orta Doğu’daki her olay Türkiye’yi etkileyecektir.

Bizim Erdoğan’dan beklentimiz Orta Doğu politikalarında daha itidalli bir tutum takınması, Türkiye’yi Orta Doğu’daki ateşten uzak tutmasıdır.

ABD’nin hamlesine karşı İran’ın ne yapacağını bilmiyoruz ama onlar intikamın alınacağını ifade ediyorlar.

Silahların değil de aklın, mantığın, duygunun konuştuğu bir ortama ihtiyaç var. Çünkü Orta Doğu on yıllardır kan gölüne dönüşen, vekalet savaşlarının yapıldığı bir alan.

Böyle bir ortam sadece Türkiye’yi değil, geniş coğrafyayı etkiliyor. Bazen ağır bedeller de ödüyoruz. Umarız iki ülkede de sağduyu egemen olur Orta Doğu daha derin ve onarılmaz bir uçuruma sürüklenmez.

“GERÇEK GÜNDEMİMİZ”

Türkiye’nin gerçek gündemi ekonomidir. Gerçekten de mutfaklarda yangın var. Bu politik bir söz değil. Milyonlarca ailenin ay başını nasıl getireceğiz diye düşündüğü bir süreci yaşıyoruz.

Düşük gelirlilerin primleri yatmadığı için sağlık hizmeti verilemeyecek yaklaşık 5 milyonu aşan bir kitle oluştu. 18 yıla yaklaşan tek parti yönetimi düşünün nasıl bir tablodur ki kişi başına gelirin 10 bin dolar olduğu ifade edilen bir ülkede 8 milyon kişi ayda 673 TL ile geçinmek zorunda. Tarımda, ekonomide dışa bağımlı zaten.

"SARAY'IN ENFLASYONU”

Enflasyon 11.84 olarak açıklandı. Bir Saray’ın enflasyonu, bir de vatandaşın mutfağındaki enflasyon diye bakmak lazım. Saray’ın mutfağı sıfır ama vatandaşın enflasyonu yüzde 30-35’lerde.

Gıdaya baktığınız zaman bu gerçeği görürüz. 18 yılın yarattığı acı tablonun sorumlusu kim? Vatandaşın sorması gereken bu. 18 yıl tek başına yöneteceksiniz önünüzde hiçbir engel yok.

İstediğiniz yasayı, kararnameyi çıkarıyorsunuz, atama yapıyorsunuz. O zaman bu tablonun sorumlusu kim? Erdoğan’ın bu soruya yanıt vermesi lazım. Vatandaş da, sendikalar da bu soruyu sorsun. Sanayicinin gelecek öngörüsü yok. Böyle bir acı tablo.

PARALEL DEVLET

Bütün kararları Türkiye’de Erdoğan alıyor. Tezkerenin parlamentoya gelmesi, enflasyonun kaç olması gerektiğini söyleyen Erdoğan tek parti rejiminin getirdiği doğal bir sonuç.

Kendisini bu sisteme o kadar çok uydurdu ki uluslararası toplantılardan bile ‘Şahsının katıldığı toplantı’ diye söz ediyor. Türkiye’nin adını söyleme ihtiyacı bile duymuyor.

Bir kişinin yönettiği bir tabloyu Türkiye tarihinde hiç yaşamamıştı.

Devlette liyakat sistemine önem verilmesi lazım. Yani işin uzmanları ile konuşması lazım ama o dinlemeye bile tahammül edemiyor.

Liyakat sisteminin çökmüş olması doğal olarak bu tabloyu gündeme getiriyor. Dışişleri Bakanlığı var bir de Saray’ın Dışişleri Bakanı var. Yani geçmişte FETÖ için kullanılan ‘paralel devlet’ yapılanması vardı.

Şimdi Saray’da paralel devlet var. Biri yasal, diğeri Saray’ın ki. Kararları bakanlar,bürokratlar değil, Saray ile onun bürokratları alıyor ve aşağıya dikte ettiriliyor. Kimse onlara itiraz edemiyor. Dış politikada da iç politikada da öyle gidiyor.

BARIŞ GÜCÜ

Libya’daki mevcut yönetimi, Birleşmiş Milletler (BM) meşru hükümet olarak kabul ediyor. Türkiye’nin, BM’ye başvurarak Libya’da barış gücü oluşturulması talebinde bulunması en doğru olanıdır.

BM, olaya el koyduğunda sıcak çatışmanın önüne geçilmiş olur. Bugün de hala aynı görüşteyiz. Bir sıcak çatışma olursa ne olur? Öngörüsü olmayan, üç adım sonrasını görmeyen bir dış politika var. Keşke birileri Erdoğan’a satranç nasıl oynanır üç hamle sonrasını düşünerek nasıl taşlarla oynanır anlatabilse.

Libya’ya daha önce silah gönderildiğine ilişkin çok sayıda bilgi, belge, döküman var. İdlib’de cihatçı gruplar Türkiye tarafından Libya’ya gönderilebilir mi? Çünkü Rusya ve Esad istemiyor.

Türkiye ile Rusya arasında bir çatışma olacak şekilde yorumlamıyorum bunu. çünkü iki ülkenin birbirine olan özellikle ekonomik açıdan bağımlılıkları var.

Karşı karşıya gelebilirler ama sıcak çatışma olacağını düşünmüyorum. Daha dikkatli davranacaklardır. İki gözlem noktamız Rus silahlı güçleri tarafından korunuyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gündem